Yeni Yıl Tebriği

Bütün kardeşlerimizin hicrî 1443 senesini tebrik eder; bu senenin ümmet-i Muhammed için hayır, bereket ve rahmete vesîle olmasını Cenâb-ı Hak’tan niyâz ederiz.

Yeni Yıl Tebriği

Yeni Yıl Tebriği

ÜSTADIMIZDAN YENİ YIL TEBRİĞİ

Bütün kardeşlerimizin hicrî 1443 senesini tebrik eder; bu senenin ümmet-i Muhammed için hayır, bereket ve rahmete vesîle olmasını Cenâb-ı Hak’tan niyâz ederiz.

Kıymetli Kardeşlerimiz!

Muharrem ayının ilk on günü, mânevî bir hazine değerindedir. Ondan lâyıkıyla istifâde için; bilhassa seherlerini teheccüd ve istiğfâr ile, gündüzlerini de oruçla ihyâ etmeye -mümkün olduğunca- gayret gösterelim.

Nitekim Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuşlardır:

“Ramazan orucu dışında en fazîletli oruç, Allâh’ın ayı Muharrem’de tutulan oruçtur. Farzlar dışında en fazîletli namaz da gece namazı (teheccüd)ʼdür.” (Müslim, Sıyâm 202, 203; Nesâî, Kıyâmu’l-leyl, 6)

Yine bir sahâbî:

“–Yâ Rasûlâllah! Ramazan’dan sonra hangi ayda oruç tutmamı emir buyurur­sunuz?” diye sorduğunda Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şu cevabı vermiştir:

“–Eğer Ramazan’dan sonra oruç tutacaksan, Muharrem’de tut! Zira o, Allâh’ın ayıdır. Onda bir gün vardır ki, Allah, bir kavmin tevbesini o günde kabûl bu­yurdu; başka kavimlerin de tevbe ve niyazlarını o günde kabûl eder.” (Tirmizî, Savm, 40/741)

Bilhassa geride bıraktığımız iki sene boyunca, tarihte zulüm, ahlâksızlık ve azgınlıkları sebebiyle helâk edilen kavimlerin karşılaştıkları felâketleri hatırlatacak şekilde bütün dünya; kuraklıklar, yangınlar, seller, zelzeleler ve salgın hastalıklar gibi büyük musîbetlerle karşı karşıya kaldı. Bu ilâhî îkazlardan gereken ders ve ibretleri alıp hayatımızı bütünüyle Allâhʼın rızâsı istikâmetinde tanzim etmek için, bu seneyi âdeta yeni bir mîlat bilelim.

Pek çok belâ ve musîbetin telâfisi için, Nuh Sûresiʼnin 10 ilâ 12. âyetlerinde de bildirildiği üzere, bol bol tevbe ve istiğfâr ile Rabbimizʼe ilticâ edelim.

Bu mübârek günlerde şunu da unutmayalım ki, hicrî takvim, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in Mekke’den Medîne’ye hicretiyle başlamıştır. Dolayısıyla hicrî sene başı vesîlesiyle, Efendimiz’in ve ashâb-ı kirâmın hicretinin tefekküründe derinleşmeyi, bilhassa bugünlerde ihmâl etmeyelim.

Sahâbenin; Allah ve Rasûlü için, dînini yaşayabilmek uğrunda malını-mülkünü geride bırakıp hicret etmesi gibi, günümüzde de her mü’min, Allâh’ın yasakladığı şeyleri terk ederek; şerden hayra, bâtıldan hakka, dünyadan âhirete hicret şuuruyla yaşamalıdır.

Bugün en mühim hicret; Allah ve Rasûl’ünün rızâ, muhabbet ve dostluğuna hicrettir. Esas hicret; günahlardan, mâsıyetlerden uzaklaşıp amel-i salihlere hicrettir.

Zira Allah ve Rasûl’ünden uzak yaşanan her asır, esâsen bir câhiliye asrıdır. İlâhî ve nebevî beyanlarla ıslah olmamış her asrın vahşetleri birbirine denktir…

Dolayısıyla günümüzde yaşanan modern câhiliyenin gafletlerinden de Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ve O’nun güzîde ashâbının takvâ hayatına hicret etmemiz elzemdir.

Rabbimiz cümlemize, bu şuur ve idrâk içinde, fazîletlerle dolu bir kulluk hayatı yaşamayı nasip ve müyesser eylesin.

Âmîn!..

OSMAN NURİ TOPBAŞ

Güncelleme Tarihi: 10 Ağustos 2021, 11:40
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER