Hedefimiz Katma değer Yaratan bir Mersin

Mersin Ticaret ve Sanayi odası Başkanı Şerafettin Aşut, Mersin ekonomisinin gidişine dair değerlenmelerde ve önerilerde bulundu.

Hedefimiz Katma değer Yaratan bir Mersin

 80 milyona yaklaşan bir Türkiye ve nüfusu aldığı göçlerle 2 milyonu aşan bir Mersin olarak her alanda katma değer yaratmak ilk hedefimiz olmalıdır. Çünkü yaş ortalaması 30’un altında olan dinamik bir nüfusu geleneksel düşük teknolojili bir üretimle geleceğe taşıyamayız. Tek bir sektöre bağlı kalarak da ayakta duramayız. Bundan dolayı Mersin olarak ekonomi stratejimizin iki bacağı vardır: Birincisi potansiyeli olan yeni sektörleri büyütmek ve sektörel çeşitliliği sağlamak. İkincisi ise, tüm sektörlerimizde katma değer yaratmak. Aksi takdirde refah toplumu yaratamayız. Bunun da çağımızda birkaç yolu var ve Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak önümüzdeki günlerin tüm projelerini bu stratejiye uygun planlıyoruz.

 

Mersin yeni sanayi devrimine hazırlanıyor

Ama önce zihinler değişmelidir

Öncelikle yüksek teknolojiyi, internetin başat rol oynadığı bilgi ve iletişim teknolojilerini ekonomimize, firmalarımıza daha çok entegre etmek zorundayız dedik ve yeni çağın imalat devrimi olan Endüstri 4.0’ın farkındalığını oluşturmaya başladık. Yakın zamanda bu konu ile ilgili çok ciddi ve büyük bir projeyi hayata geçireceğiz. Ar-Ge, inovasyon, yani her alanda yenilikçilik odak noktamız olmalıdır. Markalaşma ve kurumsallaşma ise ekonomisi KOBİ’lere dayanan bir ekonomi için hayati konulardır. Elbette tüm bunların odak noktası olan kaliteli insan kaynağı ve bunun da temeli olan eğitim. Bu amaçla iki çok önemli eğitimi uygulamaya aldık. Birincisi, KOBİ AKADEMİ ile yeni kurulan şirketlerimizi uzun soluklu işletmeler haline getirecek bilgiyi aktaran bir eğitim programı hazırladık. Muhasebeden iş kanunlarına, SGK bilgilerinden kurumsallaşmaya kadar birçok eğitimi burada yeni girişimcilere veriyoruz. Amacımız yeni kurulan şirketleri kısa sürede kapanan şirketler olmaktan kurtarmaktır. İkinci eğitim projemiz ise SANAYİ AKADEMİ’dir. Burada ise var olan sanayi kuruluşlarımızın ikinci veya üçüncü nesil yöneticilerini veya yönetime geçecek olan yeni kuşakları eğiterek, geleceğin sanayicilerini yetiştirmektir. İşte katma değerin temel payandası öncelikle bu eğitimlerdir, kaliteli insan kaynağıdır. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak, verimlilik odaklı çalışan bir kurum olarak önceliğimiz işte bu temel ve köklü yatırımlardır. Projelerimiz de bunlara yöneliktir.

 

Mersin;  sanayi, tarım, lojistik, dış ticaret, turizm demektir…

Mersin ekonomik büyüklüğü ve çeşitliliği ile birçok sektörde ülkemizin öncü ve iddialı kentlerinden birisidir. Bundan dolayı ekonomik anlamda geleceğe yönelik hedefleri tüm ülkeyi ilgilendirmektedir. Çünkü Mersin katma değer yaratan, vergi ödeme miktarı ve oranı ile Türkiye 6’ıncısı olan yani, aldığından daha fazlasını ülkesine geri veren bir kenttir. Tarım ve gıdada yarattığı katma değerle ülkenin ilk üç kentinden biridir. Dış ticarette İstanbul’dan sonra Türkiye’nin en büyük dış ticaret kentidir. Lojistikte bir merkez, ülkenin ithalat ve ihracatında giriş-çıkış kapısı konumundadır. Mersin Akdeniz’de ülkenin en büyük limanıdır. Sanayide iddiası artan, özellikle ihracata dayalı sanayisi ile katma değerli sanayi vizyonuna zıplamak isteyen bir kenttir. Öte yandan turizmde tüm dış etmenlere rağmen, bölgesel ve küresel sorunlara rağmen hedefleri olan,  şikayet etmeden bu yolda çaba gösteren bir kenttir. Bundan dolayı Mersin’in ekonomik hedefleri aslında ülkenin ekonomik hedeflerinin ayrılmaz bir parçasıdır.

 

Ülke olarak kendi eksiklerimize odaklanmalıyız

En büyük rakibimiz kendimiziz…

Ne yazık ki dünya, 2008 küresel finans krizinin ne ekonomik etkilerini ne de sosyal ve siyasal etkilerini atlatabilmiş değil. Dünya tarihi böylesi büyük krizlerin ardından her zaman sosyal ve siyasi dönüşümler yaşamıştır. 2008 sonrasında da bunun olmaması beklenemezdi. İşte Arap Baharı, işte Orta Doğu ve Suriye, işte iflas eden AB ülkeleri ile daralan dünya ve Avrupa ekonomileri. Türkiye ve özelinde Mersin olarak bu sorunlu bölgelere olan yakınlığımız ve iş yapmamız bizi sonuçta ciddi bir şekilde etkiledi. Suriye ile Orta Doğu ve körfeze geçişimiz yara aldı. Mısır ile Arap yarım adasına geçişimiz sıkıntıya girdi. Irak zaten yıllardır istikrarsız… Böylesi sıkıntılar içinde Mersin iş dünyası olarak ağlamadık, şikâyet etmedik. Yeni pazarlara yöneldik, üretmeye ve ihracata devam ettik. Elbette ihracat düşüşleri doğal olarak yaşadık ancak ilk kez kriz yaşayan bir camia değiliz. Eğer kendi eksiklerimize odaklanırsak sıkıntıları atlatacağımıza inanıyoruz.

 

Sağlam altyapı ekonominin ekosistemidir

Nedir kendi eksiklerimiz derseniz? Mademki dış dünyayı, küresel siyasi ve sosyal gelişmeleri, savaşları durdurabilme gücümüz yok, o halde iş dünyası olarak, kamu ve yerel yönetimler olarak -ki biz bu üçlüyü ekonominin ayrılmaz bir parçası görüyoruz-  kendi reel sorunlarımıza odaklanmalıyız. En basiti ilk önce temel alt yapı eksiklerimiz kamu, özel sektör ve yerel yönetim üçlüsünün uyumu ve iş birliği ile ortak akıl yaratılarak çözülmelidir. Mersin özelinde, Havalimanı, Lojistik Merkez, Tarım-Gıda Teknoparkı, Konteyner Limanı, Otoban OSB bağlantıları, OSB genişleme alanları ve yeni OSB’ler  –özellikle yüksek teknolojili endüstri üretim ve yatırım alanları- böylesi alt yapılar bürokrasiye veya bilinmeyen gecikmelere kurban edilmemelidir. Çünkü bunlar ihracatın artması, istihdamın artması, verginin artması, cari açığın azalması demektir. Ülkemiz bu çelişkilerden kurtulmalıdır ve siyaset üstü bir ekonomi politikası olmalıdır. Bir yandan ihracatı, istihdamı, üretimi arttırmak istiyoruz, öte yandan bunları sağlayacak olan bu yatırımları bekletiyoruz. Bu bir çelişkidir ve ülkeye zarar veren bir konudur. En büyük yanılgı tüm sorunları kendi dışımızdaki bir dünyada aramaktır. Biz iş dünyası olarak her zaman ifade ediyoruz; hiçbir dış etken kendi eksiklerimizi tamamlamamamız kadar bize zarar vermiyor. Elbette bizim elimizde olmayan küresel gelişmeler var ama bunlar bizim içeride kendi sorunlarımızın çözümü olacak adımları atmamıza, kendi kontrolümüzde olan adımları atmamıza engel olmamalıdır. Bu konularda yeni reform paketleri ve yeni ekonomik açılımlar, sanayi paketleri açılmakta ve içeriği bizleri memnun etmektedir. Gereken şey iş dünyası ile uyum içinde bunları uygulamaya sokmaktır. Bunlar sadece firmaların yerel veya ulusal değil, küresel anlamda rekabet gücünü arttıracak ve ülkemizi zenginleştirecek şeylerdir, bekletilmemelidir.

 

Hem dijital hem de ahlakı olan bir ekonomi hedefimizdir

İşte bu anlamda hükümetimizin yeni ekonomi ve sanayi paketi bu çabanın önemli bir parçası olmuştur. Biz hazıra konan, ulufe talep eden bir iş dünyası istemiyoruz. Sürekli plansız hibelerle, plansız finansmanlarla günü kurtaran can suları da istemiyoruz. Böyle bir imajı da kabul etmiyoruz. İş dünyasının en çok ihtiyacı olan şey önce moraldir. Sonra işini kolayca yapabileceği alt yapıdır. Daha sonra teşvik edici, planlı ve akılcı bir finansman modelidir. Firmalar, özellikle dünyaya iş yapan firmalar devletini her daim yanında görmek istiyor bu çok önemli. Ülke içinde siyasi istikrar, dış politikada yapıcı ilişkiler, ekonomide uzun vadeli politikalar, ki buna her şeyin temeli olan eğitim de dahil olmak üzere siyaset üstü, bilimsel, çağı yakalayan bir eğitim modeli… Tüm bunlar bizim elimizde olan şeyler.

İşte Mersin olarak,  sadece 2023’ü değil, daha uzun bir süreci düşünerek planlamalar yapıyoruz. Biz kurvaziyer planlarını yaparken, bunun tanıtımları için çaba sarf ederken ve sonuç almaya da başlamışken Suriye’de savaş çıkacağını bilemezdik. Ama bilsek de bunu bırakmamak gerektiğini anladık. Hala bunun peşlindeyiz. Çünkü biliyoruz ki bir gün bu sorunlar bitecek ve talih hazır olana gülecek. Geleceğin korkularıyla değil, umutlarıyla hareket ediyoruz. Bundan dolayı proje üretirken hiçbir olumsuz beklentinin yapmamız gereken şeylere engel olmasını istemiyoruz. İşte Mersin’in en büyük vizyonu bu olacaktır.  2006’da başlayan RİS-MERSİN Projesi ülkenin ilk bölgesel yenilikçilik projesi oldu. Sektörlerimizi belirledik, güçlü ve zayıf yanlarımızı gördük, fırsatlarımız ve tehditlerimizi analiz etmeyi öğrendik. Bu proje bilimsel bir şekilde bize ortak aklı yakalamayı öğretti. Şimdi hedefte RİS-MERİSN PLUS var. Artık amaç tüm bu sektörlerde yüksek teknolojili bir hizmet ve üretimi yakalamak olacaktır. Katma değer yaratan, yenilikçiliği, ar-ge’yi merkeze alan, Sanayi 4.0 temellinde yeni çağın ekonomisine hazırlanıyoruz. Tersine mühendisliğin olduğu bir Tedarik Zinciri Test ve Ar-Ge Laboratuarımız var, bir rol model olsun istedik. Üretimde bir devrim olan 3-D yazıcı ve tarayıcıyı KOBİ’lerin hizmetine sunduk. E-ticaret, e-ihracat gibi konuları gündeme getirdik ve girişimcileri eğittik. Artık dijital bir ekonomiyi hedefliyoruz. Çağın gittiği yön bu. Daha temiz üretim yapan, internetin merkezde olduğu ve yazılımın içinde olduğu daha dijital bir ekonomi, girişimci sayısının arttığı bir ekonomi, gençlerin ve kadınların memur olma yarışından kurtulduğu ekonomiye entegre edildiği bir ekonomiye göre projeler üretiyoruz, üretmeye devam edeceğiz. Etik değerlerimizle, Golbal Compact gibi, Birleşmiş Milletlerin en prestijli projesi olan Küresel İlkeler Sözleşmesine imza atan bir Oda olarak, bir iş camiası olarak yolsuzluğa, kara paraya, çocuk işçi çalıştırmaya, çevreyi kirletmeye karşı çıkan ve buna göre projeler üreten, ekonomik ahlakı olan bir kent olmaya çalışacağız. Her şeyin temelinin insan olduğunu unutmayacağız ve önce insan diyen bir anlayışla ülkemizin sosyal ve ekonomik zenginliği olmaya devam edeceğiz. 

Güncelleme Tarihi: 30 Kasım 2017, 09:48
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER