Sünnilerde en az Aleviler kadar baskı altında

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ‘Alevilere haksızlık yapılıyor’ şeklindeki kararı en çok Alevileri üzdü. Alevilerin yüzlerce yıldır asimile edilmeye çalışıldığını ifade eden Mersin Alevi Dernekleri Başkanı Hasan Kılavuz, “Bazı gerçekleri görebilmemiz için illaki dışarıdan bir telkinin mi gelmesi gerekiyordu. AHİM’e gerek kalmadan biz bunu kendi aramızda çözmeliydik. Bizim toplumsal olarak bir sorunumuz yok. Sünni vatandaşlarımız hatta imamlar bile gelip bu haksızlığı anlatıyorlar ama ‘çıkın anlatın’ dediğimizde korkudan geri çekiliyorlar. Çünkü, bu ülkede Sünnilerde en az Aleviler kadar baskı altındalar” dedi.

 Sünnilerde en az Aleviler kadar baskı altında

 

SEYRANİ SOLUĞAN

 

 

ÜLKE GERÇEKLERİNİ BİLMEYENLER İKTİDARA GELİYOR

“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AHİM) kararında ne söylediğinden çok neden bu kararı aldığına bakmak lazım” diyen Kılavuz devletin Alevileri görmediğini iddia etti.

AHİM’in yok sayılan Alevilerin yaşamlarına dikkat çekmek adına bu kararı aldığını dile getiren Kılavuz, “Asıl dikkat edilmesi gereken şey, bazı gerçekleri görebilmemiz için illaki dışarıdan bir telkinin mi gelmesi gerekiyordu. Demek ki bu ülkenin gerçeklerini bilmeyenler hep iktidara geliyor. Ancak kendi gördükleri gibi ülke yönetmeye çalıştıkları için bu tür utanç verici durumlar ortaya çıkıyor” diye konuştu.

Bir insanın inancını ancak kendisinin belirleyebileceğinin altını çizen Kılavuz, “Aleviler olarak biz ülkemizde hiçbir sorun çıkarmıyoruz, vergimizi veriyoruz, askerliğimizi yapıyoruz, yani bir vatandaş olarak n yükümlüğümüz varsa eksiksiz yerine getiriyoruz. Bunun karşılığında biz de Aleviler olarak Sünnilerin sahip olduğu tüm haklardan yararlanmak istiyoruz. Onun imam hatip okullarına gitme hakkı varsa bir Alevi olarak ta benim gitmeme hakkım var. Ama bizleri zorunlu din dersleri, mecburi İmam hatip okulları ile bir cendere içersinde eritmeye çalışıyorlar.

Devlete düzen sadece inancını dahi rahat yaşayabilmesi için sosyal ortamlar yaratmasıdır. Bir vatandaşımız çıkıp ta ‘ben Sünniyim’ derse bizim hayır değilsin deme şansımız yok ki. Aynı şekilde adam çıkıp ‘Budistim’ derse, ‘sen değilsin’ diye diretecek miyiz. İnsanın dinini belirleme yetkisini ancak o dini yaşayan kişi verir. Ama maalesef Türkiye’de buna devlet karar veriyor. Türkiye’de Diyanet işleri başkanı bile Alevileri görmüyor ki. Bu çok ciddi ve doğru bir olgudur” şeklinde açıklamada bulundu.

 

AHİM KARARI KİMSEYİ ŞAŞIRTMAMALI

AHİM bu kararı verirken bunu çağdaş ülkelerdeki normlara göre değerlendirme yaptığı bilgisini veren Kılavuz, “Örneklere baktığımızda aslında AHİM’in kararı kimseyi şaşırtmamalı. Mesela Alevilerin yoğun yaşadığı ülkelerden birisi olan Almanya’da eğer bir sınıfta 8 Alevi öğrenci varsa devlet ona Alevilik dersi veren bir öğretmen atamak zorunda. Şuan Almanya’da 11 eyalette 1526 öğrenci resmen Alevilik dersi görüyor ve bu dersten aldıkları not aynı zamanda sınıf geçme notu. Alman Cumhurbaşkanı Cemevini ziyaret ediyor ve diyor ki, ‘Almanya’da kilise hangi hakka sahipse Cemevide Aynı haklara sahiptir’ Almanya, gibi Müslüman olmayan bir ülke bile bu uygulamayı yaparken Türkiye’de sürekli yok sayıp asimilasyon uygulama çabası trajiktir” görüşlerine yer verdi. 

Türkiye’nin diğer farklı inanç türleri gibi Alevileri de anlamakta çok geç kaldığını savunan Kılavuz, “Alevilik kendi başına bir inançtır. Bunun böyle bilinmesi ve kabul edilmesi gerekiyor. Türkiye şuan bu uygulamalara çok uzak durumda. Siz bakmayın adına açılım denilen bir takım girişimlere. Önce uygulamada açılım yapılmalıdır. Eğer siz 81 ilin 81 valisinden birisini bile Alevilerden seçmezseniz, 81 ilin 81 emniyet müdürünün bir tanesi bile Alevi değilse, dünyanın çeşitli ülkelerine gönderdiğiniz 176 büyükelçiden hiç birisini Alevilerden seçmiyorsanız, sıradan bir işe alırken bile mülakat adı altında Alevileri öteleyen bir tutum içersindeyseniz, demek ki tüm açılım laflarınız havada kalır ve AHİM gibi dışarıdan gelen bir kurum gelir size bunu dayatır” dedi.

 

AÇILIM BİR KANDRIMACADIR

Kılavuz hükümetin birkaç yıl önce gündeme getirdiği ve bugünlerde yine konuşulan Alevi Açılımı ile ilgili ise şu değerlendirmelerde bulundu:

“Açılım başlı başına bir kandırmacadır. Bazı yasaları gerçekleştirmek için elbette zaman gereklidir ama, bir Alevi çocuğunu camiye götürmüyorsa sen neden dayatmada bulunuyorsun. AHİM’e gerek kalmadan biz bunu kendi aramızda çözmeliydik. 4 yıldır Açılım diyorlar ama tam bir fiyasko oldu. ‘Açılım’ diyorlar ama Cemevlerine en yüksek mevkiden ‘Cümbüş evi’ yakıştırması yapıyorlar. ‘Açılım’ diyorlar ama bir siyasetçiyi sırf Alevi olduğu için meydanda yuhalattılar. ‘Açılım’ dediler ama tüm hızıyla Alevi köylerine cami yaştırmakta ısrar ediyorlar. Daha Aleviler için büyük bir öneme sahip Madımak’ı bile bir müze yapmaya yanaşmıyorlar. Ama artık Alevileri kandıramıyorlar. Çünkü Alevilerde artık dünkü Aleviler değiller. Araştırıyor, görüyor ve talep ediyor.

Biz Maraş katliamının yıldönümünde gidip mum yakmak istiyoruz bizi şehre bile sokmuyorlar. Ama aynı vali bir Alevi etkinliğinde gelip protokolde oturabiliyor. Bu ne samimiyetsiz bir devlet politikasıdır. Neyse bu ‘Açılım’ dediğiniz şey getirin meclise bir tane BDP, MHP, CHP milletvekili karşı çıkmaz size destek verir. Ama onu meclise bile getirmeden sadece politikasını yaparak kandırmaca yapmaya çalışıyorlar.

Artık göstermelik sözlere karnımız tok.

Bizim Aleviler olarak insani 5 temel talebimiz vardı. Zorunlu din dersleri kaldırılsın, Hacıbektaş Dergahı resmen kabul edilsin, Alevi köylere cami yapma ısrarından vazgeçilsin. Cemevleri yasal olarak kabul edilsin. Diyanet yeniden yapılandırılsın. Çünkü 3-4 bakanlığın bütçesine denk bir bütçesi bulunan Diyanet İşleri başkanlığı sadece Sünni, vatandaşlara hizmet ediyor.

Bize de diyanet içerisinde bir müdürlük verelim dediler ama bu iş bu şekilde olmaz ki. Nasıl cami-cemevi projesi tutmadıysa bu da tutmaz: Çünkü bir arada yaşam şansları yoktur.

Nereden bakarsan bak bu topraklarda Alevilik başlı başına bir olgudur ve aynı Sünnilikte olduğu gibi kararlar, yasaklar, buyruklar vardır. Gerçeklikten uzak şeyler söylüyorlar. ‘Açılım’ derken Amelleri ve amaçları Alevileri Sünnileştirmektir ve tüm yolları deniyorlar. Ancak ne yaparlarsa yapsınlar bu alev sönmez. Sadece Aleviler değil Sünnilerde bunu görüyorlar ama yukarıdan gelen baskı korkusuyla çıt çıkamıyorlar. Ziyaretime gelen imam arkadaşlarımız bunu dile getiriyor, ‘çık söyle’ diyoruz, ‘sürgün edilirim’ diyerek ses çıkarmamaya gayret ediyor. Yani Alevilere olan baskı Sünnilere de var.”

 

ALEVİ DEDESİNE MAAŞ BÖLMEK İÇİNDİR

Kendisi de aynı zamanda bir Alevi dedesi olan Kılavuz, ‘Açılım’ tartışmaları arasında Alevi dedelerine maaş bağlanacağına dair söylentileri hakkında da yaptığı açıklamada, “Atalarımızdan bir laf duyarak büyüdük. ‘oğul gavurun ekmeğini yiyen, kılıcını da sallar’. Yani biz alevi dedelerinin sarayın, sultanın kapısında kul olmalarını istemeyiz. Çünkü o sultanlar yarın bunu silah olarak ta kullanırlar. Aleviler içersinde bir asimilasyon nedenidir. Alevi dedeleri hizmetlerini gönüllü olarak yaparlar ve hiçbir talepleri olmaz. Eğer amacın Aleviliğe destekse Alevi kuruluşlarına Cemevleri’ne destek ver. Yoksa alevi dedelerine maaş vermekle bu sorunu çözemezsin.

Bizler bu makamda gönlüyüz. Ne Selçuklu’da ne Osmanlı’da, Nede Türkiye Cumhuriyeti’nde hiçbir Alevi dedesi, kapı kulluğu yapmamıştır. İnancımız gereği gönüllü olarak hizmet vermekteyiz. Burada amaç dedeleri birbirine düşürmektir.” Görüşünü dile getirdi.

 

 

 

 

Güncelleme Tarihi: 08 Aralık 2014, 16:25
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER