CB Eğitim ve Öğretim Kurulu kendini geliştirmedi

Kurul, içeride MEB, YÖK ve ilgili STK’larla; dış dünyada da, eğitim yönünden gelişmiş devletlerin ilgili kurullarıyla bir irtibat ve bir ilişki geliştirmemiştir

CB Eğitim ve Öğretim Kurulu kendini geliştirmedi

CB Eğitim ve Öğretim Kurulu kendini geliştirmedi

TÜRKİYE (AK PARTİ) EĞİTİM HEDEFLERİNE NİÇİN ULAŞAMADI -VI-

Prof. Dr. Ömer ÖZYILMAZ

B- Cumhurbaşkanığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu’nun Sorunları (dünden devam):

Dördüncü olarak, Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu’nun Sn. Üyeleri hem tarihimizdeki eğitim ve bilim alanının zenginliklerden, hem bugün ülkemizde ve dünyada eğitim bilimleri alanındaki yenilik ve uygulamalardan, hem eğitimi doğrudan ya da dolaylı olarak ilgilendiren diğer alanlardaki gelişme ve yeniliklerden, hem de eğitim bilimleri alanında yetişmiş kadrolardan haberdar değillerdir. Onları tanımamaktadırlar. Dolayısıyla hem kendileri alanın uzmanı değiller, hem de alanla gerektiği gibi ilişki kurup, oralardan beslenememektedirler.

Beşincisi, Kurul, içeride MEB, YÖK ve ilgili STK’larla; dış dünyada da, eğitim yönünden gelişmiş devletlerin ilgili kurullarıyla bir irtibat ve bir ilişki geliştirmemiştir. Halbuki Kurul MEB, YÖK ve STK’lar arasında güçlü bağlar oluşturmaları; uyumlu ve birbiriyle yardımlaşarak çalışma yapmaları hususunda koordinatörlük görevini üstlenmeli idi/dir. Ayrıca eğitim sistemleri bakımından gelişmiş ülkelerin, bizim kurul ile mevkidaş kurum veya kurulları vardır. Kurul, onlarla da ‘alış-veriş’te bulunmak üzere ilişki kurmalıydı/dır.

Altıncısı, Kurul, bugün eğitim sistemimizin acil ihtiyacı olan ‘gelişim’, ‘değişim’ ve ‘dönüşüm’ fikrinden uzak, statik/durağan, bir kurul olarak ortada durmaktadır. Bu durum ise, hem sayın Cumhurbaşkanımızın, hem de Milletimizin, kendilerinden neyi beklediklerini keşfedememiş olduklarını göstermektedir. Kurul ile Sayın Cumhurbaşkanımız arasında, bu manada bir duruş ve eğitim sistemimize bir bakış farkı vardır. Sayın Cumhurbaşkanımız eğitimde ‘geliştirme’ ve ‘millileştirme’ anlamında değişim ve dönüşümcüdür; Kurul üyeleri ise bundan çok uzak bir noktadadırlar.

Kurul, önerilerimiz doğrultusunda geliştirilirse, Yeni Türkiye’nin kurumu olur ama, Sn. Üyelerin Kurul’a ve eğitime bakış ve refleksleri eski Türkiye’yi andırıyor.

C- CB Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu’nun Sorunlarının Ortaya Çıkış Sebepleri:

Ülkemiz eğitim sisteminde büyük hedefleri gerçekleştirebilecek Kurul’un, bundan çok uzak olduğunu görüyoruz. Bunun bazı sebepleri vardır. O sebepleri incelersek şunları görürüz:

1- Dün yazdığımız gibi, kuruluş aşamasında, Kurul’un yanlış kurgulanmasından kaynaklanan sebeplerden dolayı, üyelerinin, Kurul’la bütünleşememeleridir. Eğer baştan beri Kurulda eğitimi bilen insanlar/eğitim bilimciler üye olsaydılar, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçişte, Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu’nu kurgulayan hukukçuların bu yanlışlığını daha o günden görür ve Sayın Cumhurbaşkanımız’a bu hususu arz ederdiler. Ancak bu sorun, bugün dahi çözülebilir; muhakkak çözülmelidir,

2- Kurul Başkanvekili ve üyelerinin, Kurulun, kuruluş gayesini doğru ve yerinde bir tanımla tanımlayamamaları, niçin kurulmuş olduğunu kavrayamamaları, ayrıca Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Milletimizin kendilerinden neleri beklediğini çözememiş olmalarıdır.

3- Kurul’un görevi, 150 yıldan beri milli olamamış ve geri bırakılmış olan eğitim sistemimizi teorik düzeyde de olsa geliştirmek ve millileştirmek gibi derinlemesine ve genişlemesine bilgi gerektiren bir görev olmasına rağmen, Kurul üyelerinin hiç birisinin bu düzeyin gerektirdiği tarihi, akademik ve bilimsel bilgiye, diğer bir deyişle hem kültürümüzdeki bilim ve eğitimle ilgili bilgilere, hem de isimlerini daha önce verdiğimiz eğitim bilimlerine vakıf olmamalarıdır. Bu, üzerinde durulması gereken diğer çok önemli bir konudur

4- Kurul üyelerinin zihin dünyalarında, ülkemiz eğitim sistemine yönelik olarak, sistem analizi yaklaşımının olmayışı, aksine parça-bölük bakışın hakim olması; diğer yandan değişim, ilerleme, gelişme ve dönüşümden ziyade statükonun, durağanlığın ve yüzeyselliğin ağır basmasıdır. Onun için Sn. Üyeler, bugüne kadarki çalışmalarında mevcutla yetinmiştirler ve mevcuda yönelik olarak yapılacak ‘bazı iyileştirmelerle’ görevlerini yapacaklarını sanmışlardır. Bunun ise, çürümeye yüz tutmuş bir ağacın yapraklarındaki tozları temizlemekten öteye bir anlamı olmaz.

Yarın devam edelim.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER