Yargı Kaosa Sürüklenir.

Mersin Baro Başkanı Av. Ali Er ve yönetim kurulu üyeleri, barolara kayıt zorunluluğunun kaldırılması, avukatların vakıf, dernek kurarak faaliyet gösterebilmeleri ile ilgili yasal düzenlemelerin yapılması konusunun gündeme gelmesi ile ilgili açıklama yaptı.

Yargı Kaosa Sürüklenir.

Mersin Barosu Yönetim Kurulu Üyeleri adına yazılı açıklama yapan Mersin Baro Başkanı Er,“Türkiye Barolar Birliğinin önündeki ‘Türkiye’ ibaresinin kaldırılması, ayrıca belirtildiği gibi illerde farklı baro oluşumların önünün açılması yargıyı ve adalet sistemimizi kaosa sürükleyecektir. Zira, bu durumda meslektaşlarımız siyasi ve dünya görüşlerine göre , etnik ve mezhepsel paydalarla bir araya gelecek , farklılıklarımız derinleşecek , kutuplaşma ve ayrışma meydana gelecektir. İllerde farklı baro oluşumların önünün açılması halinde; bölünmüş, parçalanmış, etnik kimliklere ve inançlara dayalı barolar ortaya çıkacaktır. Bu durumun milli birlik ve beraberliğimize büyük bir darbe vurması, bu durumdan da ülkemizin düşmanlarının, illegal örgütlerin ve terör odaklarının faydalanması tehlikesi söz konusudur. Bu konu ile ilgili yasal düzenleme hazırlıklarından vazgeçilmesi gerekmektedir” dedi.

“FARKLI BARO OLUŞUMLARIN ÖNÜNÜN AÇILMASI, MİLLİ BİRLİK VE BERABERLİĞİMİZE DARBE VURUR”

Barolara kayıt zorunluluğunun kaldırılması, avukatların vakıf dernek kurarak faaliyet gösterebilmeleri ile ilgili yönetim kurlu adına yazılı açıklama yapan Mersin Barosu Başkanlı Av. Ali Er, “Bilindiği üzere kamuoyunda Türkiye Barolar Birliği ve Barolar ile ilgili olarak , ‘her meslek grubunun kendi oluşumunu yapması, faaliyet göstermesi, aynı şekilde avukatların baroya kayıt zorunluluğunun kaldırılması ve dernek-vakıf kurarak faaliyet gösterebileceklerine ilişkin’ tartışmalar yer almaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti,  anayasamızda da tanımlandığı üzere, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. Sivil toplum örgütleri,  meslek kuruluşları ve siyasi partiler demokratik hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarıdır.

Barolar, Anayasa’nın 135. Maddesi’nde belirtildiği üzere, kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşudur. Türkiye Barolar Birliği, Türkiye’de faaliyetini yürütmekte olan 79 baronun çatı kuruluşudur.

Demokratik bir hukuk devletinin en önemli meslek örgütlerinden birisi olan Barolar,   1136 Sayılı Avukatlık Kanunu ile kendisine verilen çok önemli görevleri, işlevleri yerine getirmektedir. Yargının olmazsa olmazı kutsal savunma mesleğinin temsilcisi avukatlar,  baro çatısı altında faaliyet gösterirken, demokratik hukuk devletini ve insan haklarını savunmakta, avukatlık mesleğinin sorunlarının çözümü için çalışmalar yapmakta, devletin anayasada tanımlanan niteliklerine, devletimizin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğüne sahip çıkmakta, devletimizi ve milletimizi ilgilendiren milli meselelerde devletinin ve milletinin yanında yer almakta, bu süreçlerde toplum ve devlet arasında bir köprü görevi görerek milletçe birlik ve beraberlik içinde hareket etme çağrısı yapmakta, adli yardım ve zorunlu müdafilik konusunda vatandaşlara hizmet vermekte, stajyer avukatların eğitimini üstlenmekte, toplum yararına hukuksal çalışmalar ve hukuki yardım yapmaktadır.

Barolar, kutsal savunma mesleğinin örgütlü hali olarak böylesine önemli görevleri yerine getirirken, her isteyen hukukçunun dernek, vakıf kurabilmesi veyahut serbest avukatlık yapmak için Baroya kayıt olunması zorunluluğunun kaldırılması yönünde yasal düzenlemeler başlatılacağına dair haberler kamuoyunda yer almıştır.

“FARKLILIKLARIMIZ DERİNLEŞECEK, KUTUPLAŞMA VE AYRIŞMA MEYDANA GELECEKTİR”

Bu durum yargıyı ve adalet sistemimizi kaosa sürükleyecektir. Zira bu durumda meslektaşlarımız siyasi ve dünya görüşlerine göre, etnik ve mezhepsel paydalarla bir araya gelecek, farklılıklarımız derinleşecek, kutuplaşma ve ayrışma meydana gelecektir. Bugünkü haliyle barolarımız farklı görüşe sahip, farklı etnik ve mezhepsel kökenden, kültürden gelen avukatlardan oluşmaktadır.  Avukatlarımız ‘baro’  ortak paydasında bir araya gelmekte, her kurum ve kuruluşta olduğu gibi farklı seslerden dolayı çekişmeler yaşansa da, hukuk, adalet, avukatlık mesleği, devletimiz ve milletimiz için ortak mücadele verilmektedir.   

Türkiye Barolar Birliği’nin önündeki ‘Türkiye’ ibaresinin kaldırılması, ayrıca belirtildiği gibi illerde farklı baro oluşumların önünün açılması halinde bölünmüş, parçalanmış, etnik kimliklere ve inançlara dayalı barolar ortaya çıkacaktır. Bu durumun milli birlik ve beraberliğimize büyük bir darbe vurması, bu durumdan da ülkemizin düşmanlarının, illegal örgütlerin ve terör odaklarının faydalanması tehlikesi söz konusudur” ifadesini kullandı.

“BAROLARIN DERNEK STATÜSÜNE DÜŞÜRÜLMESİ, SAVUNMAYI ETKİSİZ VE GÜÇSÜZ HALE GETİRECEKTİR”

Avukatların, kutsal savunma mesleğinin onurlu temsilcileri olarak bu mesleği büyük zorluklarla yerine getirmeye çalıştıklarını, avukatlık mesleğinin günden güne kan kaybettiğini dile getiren Baro Bşk. Er, “Mesleğimiz ve meslektaşlarımız büyük sorunlarla mücadele etmektedir. Bu mücadelenin bir araya gelmeden, örgütsüz yürütülmesi mümkün değildir. Avukatlarımız bağlı oldukları meslek örgütlerinden güç almakta, karşılaştıkları hak ihlallerinde mensubu oldukları baro tarafından korunmakta, mesleki sorunlarına ilişkin çalışmalarını güçlü ve etkin yürütebilmektedir. Baroların Başsavcılık ve resmi kurumlar karşısında dernek statüsüne düşürülmesi yargının olmazsa olmazı savunmayı etkisiz ve güçsüz hale getirecektir. Yargı yalnızca hâkim ve savcılara bırakılamaz. Evrensel hukuk ilkelerine göre savunmasız yargı düşünülemez.     

Dolayısıyla hukukçuların kendi barolarını oluşturmaları, illerde farklı barolar oluşması, avukatlık mesleğine, yargıya ve adalet mekanizmasının işleyişine büyük zararlar vereceğinden, bu konu ile ilgili yasal düzenleme hazırlıklarından vazgeçilmesi gerekmektedir.

Birlik ve beraberliğe en fazla ihtiyacımızın olduğu bu günlerde, avukatlık mesleğine, yargıya ve adalet mekanizmasına zarar verecek bu yasal düzenleme hazırlıklarından vazgeçilmesi gerektiğini kamuoyuna saygı ile arz ederim” şeklinde konuştu.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER