Kuyu


Ya Kuyudaysan

Rabbinize yalvara yakara ve gizlice dua edin. Çünkü O, aşırı gidenleri sevmez. (Araf;55)

Kuyu denince akla su almak için açılan, içi duvarlarla örülü, karanlık çukurlar gelir. Aslında içimizde de görünmez kuyular var. Zâhiri ve batıni çukurlarımız, hayatımızı camdan görünmez duvarlarla çevirmiştir. Tek çıkış noktamız düştüğümüz yerdir. Nasıl düştüysek aynı yerden iradeyi kullanarak çıkmak zorundayız.

Genelikle kendi kazdığımız kuyuların farkına bile varmayız. Kader içimizdeki duvarı, ağlarını ellerimizle güzelce örer. İpek böceği gibi kendi kendimizi sararız, ne yaptığımızı bilmeden. Fırtınalı denizdeki tekneler gibi savruluruz, rüzgar bizi nereye taşır bilemeyiz.

Bazen ağzından çıkan bir laf, duyduğun bir his, işittiğin bir kelime, aklından geçen vehm, işlediğin bir günah çukura iter.

Çalışkan nefsin ördüğü duvarı kimse görmesin demek; bencillik, çabuk olması için verdiği çaba; hırs, daha güzel olsun demen; hased, kimse görmesin demek; kibir, ben değil başkası versin dersen de cimriliktir.

Küsmek, kırılmak, darılmak ve görmemezlikten gelmek gibi bahaneler kuyunun duvarını, duyduğumuz öfke ve hiddet derinliğini belli eder. Yapılan şiddet elimizi duvara vurmamıza, kin ve nefret kuyuda kalma zamanımızı belirler.

İçinde bulunduğu sıkıntılı durumu sabır, pişmanlık, üzüntü ve kaygıyla beklersin. Yardım istersin kimse duymaz, yardım etmek isterler sen anlamazsın. Kuyudan çıkmak, burada geçirilen zaman kendi elimizdedir.

Kurtulma reçetesi; sıkıntının farkına varmak, gereğinden fazla önemsememek, buradan kurtulacağını bilmek birinci aşamadır. Çıkma zamanı bize aittir. Tövbenin önemi kadar istiğfârların çokluğuna da bağlıdır. Çıkış kapısı bir tek göğe açıktır yani Allah'adır. Heryer duvar olmuşsa yaradana sığınmalıdır. Dua etmeli, hacet namazı kılmalı, sadaka vermeli hayr yapmalı, gerekirse adak kurbanları kesmelidir.

Başkası senin neden ve nasıl bu hale düştüğünü bilmez, nerede durduğuna bakar. Herkes seyrederken olgun kişiler seni çıkarmaya gayret eder.

Kuyuda kafesteki kuş misali olanda vardır, köpek kulübesine olanda. Kuş gibi hür olmak varken balık gibi oltaya gelmekte neden?

Nefis terbiyesi bizi çukurdan çıkarmak için yapılan eğitimdir. Mücahede ve riyazatla çukura yaklaşmamayı öğreniriz. Kuyunun etrafında dolaşan bir gün mutlaka düşecektir.

Zâhiri kuyularda kuyuya düşmüş kör, topal, sağır, aşırı şişman, felçli, hastalıklı insanlarda görürsün, batıni kuyuda aşırı kendini beğenmişler de vardır. Kendinden başkasını görmeyen bencil insanlarda görürsün. Aşırı lüks etrafını duvar gibi örmüş insanlar da. Kör'e kızamazsın, görmek istemiyene ne dersin.

Zirve ters kuyumuzdur. Nasıl düşmemek için çalışıyorsak hayatımızda; şımarıklık, kendini beğenmeye de yer vermeyelim. Nimeti vereni görelim, şükredelim. Kaybolmanızı sağlayan dış etkenleri bazen fark edemezsin egonuzla yükselirsiniz. Yay gibi ne kadar gerilirse/derin düşersek o kadar ileriye/yukarıya çıkarsınız. Rabbini hatırlayıp yer yüzüne dönelim. Bedelini hayatıyla ödeyen hep sen olursun.

Veysel Bozkurt

YORUM EKLE