Uçak Mühendisliği

Uçak Mühendisliği

“Mektep koridorları gerçek fetihler yeridir.”

Nurettin Topçu

1978 yılında liseyi bitirdiğim zaman üniversite imtihanın en yüksek puanıyla uçak mühendisliğine giriliyordu çünkü en popüler meslekti. ÖSYM birincileri de doğal olarak orayı tercih ettiler. O zaman araştırma imkanı azdı uçak mühendisi ne iş yapardı pek bilinmezdi, uçak tasarlayıp uçak motoru yapan kişiler diye yorum yapardık. Uçak Mühendisinin asıl görevi neydi de tüm parlak zekaları oraya neden yönlendirildi?

Yaptıkları en önemli iş; uçuş kontrollerini yapmak, Uçağa ne kadar yakıt yüklenmesi gerektiğini belirlemek için uçuş rotasını ve hava durumunu gözden geçirmek, Uçuş sırasında yakıt tüketimini hesaplamak… sıradan teknik bir elemanın yapacağı işler için Türkiye'nin en taze verimli çocuklarını topladılar. Aradan kırk yıl geçti hani yaptığımız uçak fabrikaları, nerede model motorlar, tasarım uçaklar, nerede parlak zekalı adamlar. Günümüzde 15 yaşındaki çocuk bir tabletle bu işleri çok rahat yapar.

İkinci çok büyük hatada en yüksek puan alan öğrencileri teknik üniversitelere yönlendirilmesiydi. Sayısal zekalı olanlar parlatılmış bir şeylerin peşinden gittiler, fabrika da işçi, inşaatta usta olmak için eğitildiler. Bugün uzaya mı gidiyoruz. Teknik olarak neredeyiz? Amerikaya teknik eleman, nitelikli işçi ürettik. Bir dünya kurabilecek beyinler işçi olmaya mahkum edildiler, kendi arzularıyla, bir kaç kuruş fazla kazanmak uğruna bilinçsizce feda edildiler.

Üçüncüsü ise bu parlak zekalı gençlerin beyin göçüne kapı açmasıydı. Okullar ingilizce eğitim veriyordu, içlerinden süper olanlar Almanya'ya, Amerika'ya, İngiltere'ye transfer oldular. Daha çok yeni Almanya'da Göttingen Georg - August Üniversitesi bir Türk bilim adamını, Prof. Dr. Metin Tolan'ı rektör seçtiler.

O günün en parlak öğrencileri bugün insan yetiştiren ustalar, öğretmen olmalıydı. En akıllı sözelciler avukat değil edebiyatçı, şair, yazar olup zihin açıcı yazılar yazmalıydı. Dil zevki, yazı estetiği, fikir düşünce üretemeyen insanlar paranın kölesi olup daha iyi yaşama uğruna harcandı. Bugün doğanlarsa dijitalin kölesi oluyor.

Yeni bina yapmak eskisini onarmaktan kolaydır. Bozulmuş eğitim sistemini ne yapacağız?

Ruh, ideal, ahlak, tevazu, özgüven, yardımseverlik ve vatan sevgisi medeni insanın, insanlık ölçüsüdür. Bu kabiliyetler olmadan kahramanlar, büyük devlet adamları, asrın mimarları, usta uçak mühendisi yetişmezdi, öylede oldu.

Bir eğitim sistemi çocuklarına ruh, ideal, ahlak hasleti veremiyorsa, toplumu ayakta tutan değerleri bilmiyorlarsa emekler boşa demektir.

Hiçbir toplum kendi çocuklarını bilerek intihar eşiğine sürüklemez. Başka toplumun çocuklarını savaştırır, köleleştirir, insafsızca kullanır bunda da bir beis görmez.

Zihni işgal toplum, fiziki işgalden daha tehlikelidir. Mankurtlaşmıştır, TV'lerde sirk maymunlarını seyreder, horoz dövüşü izler duruma düştük. Medyanın parlattığı işe geleni konuşturduğu, hakikatlerin sus pus olduğu zamandayız.

Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun Nurettin Topçu şöyle diyor: "Talebe, hakikatler peşinde koşmayı meslek edinen insandır, gayesi manevî olgunlaşma olan bir mesleğin insanıdır, mekteplerin diploma müşterisi ve istikbalin mevki dilencisi değil." Rahmetli bir keresinde şöyle kendini anlatıyor "40 yıl mabede girer gibi sınıfa girdim. Hiç abdestsiz girmedim" diyerek, eğitimcilere muazzam bir ufuk çizen, öncü bir muallimdi.

İlköğretim dört yaş, dört ay, dört gün kuralıyla başlayacak. Her çocuk kendi kabiliyeti önde olacak şekilde milli ve manevi duygular içinde yetiştirilecek.

İlkokul öğretmenliği özendirilecek, itibar kandırılacak. Tüm eğitim mesleğine gönül vermiş, özveriyle çalışmış eli öpülesi öğretmenler ideal öğretmen olarak medyada örnek gösterilecek. Bu plan kırk yıl sonranın planı uzun vadeli ama kesin netice verecek. Peygamber efendimiz (s.a.v) 1400 yıl sonrasını düşünmüş, günlük değil 100 yıllık plan yapma zamanı değilmi?

Veysel Bozkurt

YORUM EKLE