Temayül yoklamasındaki batı ittifakı, AK Parti’nin Mersin’den alacağı dersler...

Temayül yoklamasında ortaya çıkan Batı İttifakı en başta AK Parti'ye zarar verir. Allahtan Başbakan Erdoğan'a özel önem veriyor, liste de Batı İttifakına göre Mersin dengelerine göre belirlenecek, belirlenmeli...

Aday isimlerinden oluşan sıralamanın sessiz çoğunluk üzerindeki ilk etkisi ve büyük halk kesimlerini oluşturan sokaktaki insanın “bu muymuş?” diye özetlenecek hayal kırıklığına karşı AK Parti’nin Genel Merkezdeki belirleyicileri, karar vericileri kamuoyunu daha ilk anda olumsuz etkileyen bu havayı nasıl dağıtacaklar?

 


Abdullah Ayan yaklaşan seçimlerin kaderini belirleyecek ve AK Parti'yi Mersin'de olası 3.lük hezimetinden kurtarıp, birinciliğe taşıyacak potansiyelin önündeki en önemli tehlikeyi ve Erdoğan'ın buna karşı olası Mersin hamlesini yazdı...


................

AK Parti sahneye çıktığı 2002 seçimlerinden beri temayül yoklaması olarak adlandırılan yöntemi uygulayan, siyasetimize kazandıran parti…
Temayül yoklaması denilen olguyu biraz da “hâkim denetiminde yapılmayan ön seçim” olarak ta tanımlamak mümkün…
AK Parti temayül yoklamasını bugüne kadar girdiği tüm seçimlerde kullandı ve bana göre akıllılık ta etti. Çünkü bu sayede Partinin yerel teşkilatları başta olmak üzere, kadınlarından gençlerine, partiye kayıtlı herkes seçimden seçime de olsa hatırlanıyor, beklentisiz emek veren nice insanın dört yılda bile olsa görüşüne başvurularak oyunun içinde olduğu hissi duymasına çalışılıyor… Deyim yerindeyse partiyi sırtlayan örgütlenme mekanizmalarının gazı alınıyor…
Benzer bir yöntemi “yargıç denetiminde ön seçim” adı altında CHP uzun yıllar denedi. Ancak öylesine sorunlarla karşılaştı ki, bu dönem asıl ağırlığı teşkil eden ve Büyükşehir olarak tanımlanan tüm illerde ön seçimden vazgeçip, merkez yoklaması adı altında, listelerdeki sıralamayı teşkilatlardan çok genel merkeze, hatta bir adım ötesinde Genel Başkan ve yakınındaki birkaç isme bırakma yolunu seçti.
Daha doğrusu 2007 seçimlerinde tıpkı Mersin örneğinde tanık olunduğu gibi Milletvekili adayı olacakların belirlenmesinde, demokratik diye tercih edilen ön seçimlerin kimi perde arkası ittifaklarla nasıl yozlaştırılabileceğine tanık olundu.
Nitekim Genel Başkan olduğunda demokratik bir ön seçim sistemini mutlaka partiye kazandıracağı iddiasını yüksek sesle dile getiren Kılıçdaroğlu bile kısa süre sonra, “o parti içi demokrasiden” neden vazgeçileceğini açıklarken, somut olarak Mersin örneğini veriyor ve 2007’deki ön seçimde yaşananların bir daha tekrarlanmaması için, 2011’de ön seçim yerine merkez yoklamasının önemli illerde tercih edileceğini söylüyordu.
CHP merkez yoklamasına ışık tutacak –AK Parti benzeri- temayül yoklaması yapar mı? Sanmıyorum…
Ama hafta sonu AK Parti’nin ülke genelinde yaptığı temayül yoklamaları sonunda ortaya çıkan tablo yeterince derslerle dolu…
Birincisi, AK Parti geçmişte temayül yoklaması yapsa da, sonuçları açıklamıyor, hatta oy atılan sandıkları açmadan Ankara’ya götürerek, kısır çekişmelerin ve çok istenmese de emri vaki olarak öne çıkan kimi isimleri liste sıralamasında görmezlikten gelebiliyordu.
Bu kez sandıklar Mersin’de açıldı ve bunun mahzurları da anında tüm parti kademelerine yansıdı…
Çünkü temayül yoklaması da olsa, oy kullanma şansı elde eden isimler, farklı bir takım saiklerle oy kullanıyor. Örneğin ilçeler arası pazarlıklar, halkın beklentilerinin önüne çıkabiliyor.
İlçe teşkilatlarına yön verenler, bu yerelin de yereli “cemaatçiliğin amansız küçük olsun, bizim olsun” anlayışına yelken açmayı, adayların niteliklerine tercih ediyorlar rahatlıkla… (Cemaatçiliği Türkiye’de yaygın biçimde algılandığı haliyle değil, küçük örgütlenme adacıkları anlamında kullandım. Umarım bir yerlere çekilmez)
Türkiye’de siyasi partiler ve seçim kanunları değişmeden tüm partiler kaçınılmaz biçimde benzer sorunları göğüslemek, yüzleşmek zorunda. Özal’dan başlayarak 1980 darbesinin ardından Türkiye siyasetini şekillendirme olanağını elde eden tüm parti liderlerinin bu olumsuz tabloda sayılmayacak vebali var.
Yapılan temayül yoklamasının sonuçlarını açıklayarak, ayağına kurşun sıkan AK Parti bakalım ortaya çıkan tablodan ne gibi dersler çıkaracak?
Belli ki, Mersin’de merkez oylarını nispeten kontrol eden bir ekip, Tarsus başta olmak üzere merkezde bağımsız hareket etmeyi, birilerinin arka bahçesi olmaya tercih eden ciddi oranda kesimi devre dışı bırakan -siyasi açıdan mubah ta olsa, Mersin’e ve geniş halk kitlelerine hiçbir şey vermeyecek- bir siyasi oyunu sahneye koymuş…
Aday isimlerinden oluşan sıralamanın sessiz çoğunluk üzerindeki ilk etkisi ve büyük halk kesimlerini oluşturan sokaktaki insanın “bu muymuş?” diye özetlenecek hayal kırıklığına karşı AK Parti’nin Genel Merkezdeki belirleyicileri, karar vericileri kamuoyunu daha ilk anda olumsuz etkileyen bu havayı nasıl dağıtacaklar?
Temayül yoklamalarıyla ortaya çıkan sonuçların Milletvekili aday listelerinin belirlenmesindeki %20’leri aşmayan payını biliyorum…
Bu adaletsiz yarışa Milletvekillerini sokmayan Erdoğan’ın kurmaylarıyla bile paylaşmadığı kimi anketlerin ışığında, üstelik özel önem verdiği Mersin sıralamasını yaparken, kamuoyu anketlerinden, nice yerel toplum öncüsü insana kadar değerlendireceği, görüşünden yararlanacağı etmenden yola çıkacağına, her türlü dengeyi gözeteceğine de eminim…
Bu nedenle temayül yoklamasında bırakın ilk beşe girenleri, en önde gelenin bile sıralamada adını dört hatta beşinci olarak görmesi sürpriz sayılmamalı…
“Al gülüm, ver gülüm” hesaplarıyla Mersin’de ortaya çıkan “Batı İttifakının” ağırlığını listeye yansıtacak AK Parti’nin karar vericileri ve özellikle Erdoğan, bunun 12 Haziran akşamı sandığa nasıl yansıyacağını biliyor hiç merak etmeyin…
Listeler de, o sandığa gidecek asıl hak sahibinin beklentileri doğrultusunda belirlenecektir.
Aksi takdirde ne mi olur?
Merak edenlerin 12 Haziran akşamını beklemesine gerek yok…
Geçmiş almak isteyenlerin yararlanacağı öylesine ibret dolu derslerle dolu ki…
Tabii okumasını bilenlere…

YORUM EKLE