Vahşi Cennetler Türkiye Gösterimde

Küresel Isınma ve İklim değişikliğinin yarattığı tehditlere dikkat çekmek amacıyla, Rusya Devlet Atom Enerjisi Kurumu Rosatom hazırladığı Vahşi Cennetler ; Türkiye belgeseli Mersin'de Gösterime girdi.

Vahşi Cennetler Türkiye Gösterimde

Mersin'de Yapılacak Olan Akkuyu Nükleer Sanrali (NGS) yükleniciisi, Rusya Devlet Atam Enerjisi Kurumu  (Rosatom) tarafından Küresel ısınma ve İklim değişikliğinini tehditlerine karşı dikkat çekmek amacıyla hazırlanan belgesel filminin 2.si Vahşi Cennetler Türkiye Mersin'de yerel ve ulusal Basın Mensuplarının katıldığı, Divan Otelde düzenlenen gösterimle tanıtıldı.

Belgesel Film Öncesi bir konuşma   yapan Akkuyu Mersin Toplum ve Bilgilendirme Müdürü Eyüp Lütfi Sarıcı, küresel ısınmanın, insanlığın karşı karşıya kaldığı en ciddi zorluklardan biri olduğunu söyledi. İklim değişikliğinin çevre için ciddi sonuçlara yol açtığını belirten Sarıcı, “Kuraklıklar, orman yangınları, eriyen buzullar ile eşsiz ekosistemleri ve tüm hayvan ve bitki türlerini kaybediyoruz. Yakın tarihli bir BM araştırmasına göre, mevcut 8 milyon flora ve fauna türünün 1 milyonunun nesli tükenme eşiğinde” dedi.

"Belgesellerle insan faaliyetlerinin yıkıcı sonuçlarını hatırlatmaya çalışıyoruz”

Rosatom'un, ortak yaşam alanının korunması konusundaki sorumluluğunu yerine getirmek amacıyla Wild Edens Projesi'ni başlattığını ifade eden Sarıcı, “Bu belgesellerde ilk olarak, uluslararası kamuoyunun dikkatini el değmemiş ve çoğunlukla eşi benzeri olmayan doğanın güzelliğine çekmek istiyoruz. İkincisi, küresel izleyiciye insan faaliyetlerinin yıkıcı sonuçlarını, bu doğal ortama nasıl zarar verebileceğini hatırlatmaya çalışıyoruz. Filmimiz ekosistemin kırılganlığını ve her birimizin gezegenimizi kurtarmaya katılımının önemini göstermektedir” diye konuştu.

Doç. Dr. Ahmet Demirak ise ‘Küresel Isınma ve Enerji' konulu bir sunum gerçekleştirdi. İklim değişikliği ve küresel ısınmanın bir çevre konusu olduğunu dile getiren Demirak, çevrenin mühendislik, temel fen bilimleri ve ekonomik boyutunun yanında her zaman ıskalanan çevrenin felsefesi boyutu olduğunu söyledi. Toplumların çevre felsefesi noktasında istenilen seviyede olmadığını ifade eden Demirak, Vahşi Cennetler Projesi'nin de çevre konusunda bir eğitim projesi olduğunu dile getirdi.

“Doğa ile insan savaşamaz, çünkü sıklet farkı var; doğa çok güçlü”

Küresel ısınmanın insanlık aleminin ortak ve en büyük problemi olduğuna dikkat çeken Demirak, küresel ısınmayı ‘3. dünya savaşı' olarak tanımladı. Demirak, “Savaşta maalesef ölüm vardır. Küresel ısınma ve iklim değişikliği de kronik hastalıklara sebebiyet veriyor ve bunun sonucu da ölümlere kadar gidebiliyor. Küresel ısınma insan sağlığına etki ediyor. O zaman savaşan kim? Doğa ile insan savaşmıyor. Doğa ile insan savaşamaz, çünkü sıklet farkı var; doğa çok güçlü. En yakın zamanda sellerde, volkan patlamalarında gördük. İnsan kendisini o kadar güçlü görmesin. İnsanlık doğa ile savaşamaz. Ama küresel ısınma var. O zaman savaş kimler arasında? Bu savaş iyi insanlarla kötü insanlar; bencil, sorumsuz insanlarla sorumlu ve fedakar insanlar arasında” dedi.

“Küresel ısınmayı insanlık hızlandırıyor”

Küresel ısınmaya sera gazlarının neden olduğunu kaydeden Demirak, sera gazlarının atmosferdeki miktarını değiştiren iki etmen olduğunu belirterek, “Birincisi, sera gazlarının miktarını insanlar değiştiriyor. İkincisi, doğa kendisi karbondioksit ve diğer sera etkisini oluşturan gazları açığa çıkarıyor. Dünyanın entropisi artıyor. Düzensize doğru bir gidişat var. İnsanlık burada herhangi bir etki etmese dahi küresel ısınma gerçekleşecek. Böyle bir senaryo var. Volkan patlaması olacak, tozlar stratosfere kadar yükselecek, dünya tekrar buzul hale gelecek. Dolayısıyla insanlık buna etki edemeyecek. Bizim yaptığımız şey şu; küresel ısınmayı insanlık hızlandırıyor. Yani üretilen ekstra yeni gazlar, karbondioksit ve su buharı gibi gazlar hem çevre felaketlerine sebebiyet veriyor hem de küresel ısınmaya ciddi anlamda etki ederek iklim değişikliğine sebebiyet verebiliyor” diye konuştu.

“İnsanlığın, enerji üretimi noktasında yeni bir arayış içinde olması gerekiyor”

Sera etkisini oluşturan gazlarda en büyük payın enerji üretiminde açığa çıkan gazlar olduğunu dile getiren Demirak, “Fosil yakıtlar tüketirseniz ve enerji üretirseniz ister istemez karbondioksit ve su buharı çıkacaktır. Bunu engelleyemezsiniz. Küresel ısınmaya etki açısından da enerji üretimi yüzde 70'in üzerinde. İnsanlığın enerji üretimi noktasında yeni bir arayış içinde olması gerekiyor. Dünyadaki tüm bilim insanlarının çalıştığı konu da küresel ısınmayı yavaşlatacak, iklim değişikliğini azaltacak bir yol bulma” ifadelerini kullandı.

“Türkiye'nin enerji politikasını değiştirmesi lazım”

Demirak, “Eğer yenilenebilir enerji kullanırsanız, üretirseniz karbondioksit emisyonunu azaltırsınız. Yol çok basit. Bunların içerisinde bir tane var; tartışma konusu, nükleer. Nükleeri nereye koymamız lazım? Karbondioksit emisyonu düşük olduğu için nükleer enerjiyi güneş veya rüzgar enerjilerinin yerine koymam yanlış olmaz. Türkiye'de de küresel ısınmaya neden olan karbondioksiti en fazla üreten yine enerji. Türkiye'nin üzerinde bir sorumluluk varsa yapılması gereken şu; bizim enerji politikamızı değiştirmemiz lazım” şeklinde konuştu.

Nükleer enerjinin de yenilenebilir enerji kaynakları gibi hem karbondioksit salınımının az hem de sürekliliğinin fazla olduğunun altını çizen Demirak, şunları söyledi: “Problem nükleer atıklarla ilgili. Halkın katılımı ile NGS'yi değerlendirirseniz yanılgıya düşebilirsiniz. Vatandaşa NGS'nin gerekliliğini anlatırken algılanan fayda çok önemli. Vatandaşa bunun faydalı olduğu mutlaka anlatılmalı, çünkü bilgi eksikliği olduğu görülüyor. Bizim amacımız; temiz bir enerji topluluğu inşa etmek. Bunun için de hepimize düşen görev fedakarlıktır. Biri fedakarlık ederken diğeri kar ediyorsa buna fedakarlık denemez. Hepimizin çevreye karşı sorumluluğunun olması lazım. Topluma mutlaka çevre eğitimi vermemiz gerekiyor. Yerel dinamiklerle çevre eğitimi oluşturmamız lazım.”

Güncelleme Tarihi: 21 Şubat 2022, 23:31
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER