Seherleri İhyâ

Seherleri İhyâ

5) RAMAZAN-I ŞERİF 

Rahmet Mağfiret ve Tezkiye İklimi

Ramazân-ı Şerif'te kazanılan sahur disiplini, aynı zamanda ömürlük bir seher alışkanlığı kazanma eğitimidir. Nasıl ki Ramazân-ı Şerif, senenin en kıymetli vakti ise; bir günün en feyizli kısmı da seher vakitleridir. Ramazan'dan sonraki gecelerde de Rabbe husûsi bir yakınlık vesilesi olan, tevbe ve istiğfârın en makbul olduğu, rûhi tekâmülün zirveleştiği o kıymetli vakitleri; teheccüd, zikir ve duâlarla ihyâ etmeye gayret göstermek gerekir.

Zira Cenâb-ı Hak, biz kullarını bilhassa seherlerde istiğfâra davet ediyor. (Bkz. l-i İmrân, 17) Mü'min, seherleri ihyâ ederek rûhi bir kuvvet kazanacak ki, gündüz karşılaşacağı nefsâni ve şeytâni tuzaklara karşı daha mukâvemetli olabilsin. Gündüzünü de günahlardan sakınma hassâsiyetiyle geçirecek ki seher vaktinde kalkıp Rabbinin huzûrunda durabilsin. Yani mü'min, Güneş batınca Ay'ın doğması, gece ile gündüzün sürekli vardiya değiştirmesi gibi; geceden gündüze, gündüzden de geceye mânevi bir zindelikle girmeye gayret etmelidir.

Kur'ân-ı Kerim ile Hemhâl olmak

Ramazân-ı Şerif'in taşıdığı yüce değerin en mühim sebebini, Cenâb-ı Hak âyet-i kerimede şöyle izah buyurmaktadır:

Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'ân'ın indirildiği aydır... (el-Bakara, 185)

Ramazan ayı ve Kadir gecesinin üstünlüğü, Kur'ân'ın kendisinde nâzil olmaya başlamasındandır. Zira Kur'ân-ı Kerim azizdir, indiği her yere izzet bahşeder. Bu hakikate binâen, ârif bir zât şöyle demiştir:

Kur'ân-ı Kerim'i Cebrâil (a.s) indirdi, meleklerin en faziletlisi oldu.

Kur'ân-ı Kerim, Hz Muhammed S.A.V'e indi. O, bütün Peygamberlerin seyyidi oldu. 

Kur'ân-ı Kerim, Ümmet-i Muhammed'e indi. O ümmet, ümmetlerin en hayırlısı oldu.

Kur'ân-ı Kerim, Ramazan ayına indi O ay, ayların en hayırlısı oldu.

Kur'ân-ı Kerim, Kadir Gecesi'nde indi. O gece, bin aydan daha hayırlı oldu.

Eğer Kur'ân-ı Kerim senin de kalbine ve hayatına inerse, insanların en hayırlılarından olursun!

Abdullah ibn-i Abbâs (r.a) şöyle anlatır:

Cebrâil (a.s), Ramazan'ın her gecesinde Peygamber Efendimiz ile buluşur, (mukâbeleten/karşılıklı) Kur'ân okurlardı… (Buhâri, Bed'ü'l Vahy 5, Savm, 7)

Bizler de Kur'ân-ı Kerim'in Dünya semâsına indirildiği Ramazân-ı Şerif'te onunla her zamankinden daha fazla hemhâl olmalıyız. Kulluk hayatımızı Kur'ân ölçüleriyle bir daha gözden geçirmeli, onun yalnızca mukâbele"siyle yetinmeyip muâmele"siyle de meşgul olmalıyız.

Zira Fudayl bin Iyaz (r.a)'in şu ikâzı çok mânidardır:

Kur'ân-ı Kerim, amel edilsin diye indirildi; fakat insanlar onun sadece okunmasını amel edindiler.

Demek ki hâl ve davranışlarımıza Kur'ân-ı Kerim ile istikâmet vermeli, kıyâmete kadar devam edecek o ilâhi mûcizeye muhâtap kılınmaktan ötürü Cenâb-ı Hakk'a medyûn-i şükrân olmalıyız. Bunu da Kur'ân eğitimine maddi mânevi destek olarak fiilen ispat etmeliyiz.

Allah'ın rahmeti ve bereketi üzerinize olsun 

Hayırlı Cumalar 

Veysel Bozkurt 

YORUM EKLE