Referandum üzerine notlar... (Partili Cumhurbaşkanının tarafsızlık yemini)

Bir önceki yazıda ülkelerin farklı modellerle yönetilmesinden çok önemli olanın her şeyi tek kişinin eline bırakmama anlamına da gelen kuvvetler ayrılığı ilkesi olduğunu ABD tipi Başkanlık üzerinden örneklerle anlatmaya çalıştım.

Gelelim Türkiye' ye...

Eğer referandumda "evet" çıkarsa, 17 Nisandan başlayarak adım adım, Partili Cumhurbaşkanı olarak ta tanımlanan dünyada eşine az rastlanır bir modelle tanışmaya başlayacağız.

Bu modelde Yürütme erki; partisinden ayrılma zorunluluğu olmayan, Erdoğan gibi anayasa gereği bugün bile ayrılmak zorunda kalmışsa da yeniden partisinin tek adamı haline gelecek bir isme geçecek.

Partili Cumhurbaşkanı kendisinin 5 yıllığına seçileceği sandığın yanına koyulacak ve kendisiyle birlikte başlayıp, kendisiyle birlikte görevi sona erecek olan Milletvekilleriyle aynı gün seçilecek.

Dar bölge sisteminin olmadığı, partisinin başında olan Cumhurbaşkanının tüm Milletvekillerini belirlemesinin Türkiye gibi hayatın gerçeği olan bir ülkede Milletvekili yasama erkini kendisini seçenlere göre mi belirler, o koltuğa oturmasını sağlayan başkana göre mi?

Seçim ve siyasi partiler yasalarının zaten yeterince sorunlu olduğu Türkiye gibi bir ülkede o alana el atmadan, parlamenter sistemden vazgeçip, başkanlığa geçiş öylesine aceleye getirildi ki, yukarıda verdiğim örnekten de çarpıcı pek çok sorunla karşılaşacak, çoğu zaman çözüm diye aklımıza gelen "kervan yolda dizilir" misali, ortaya çıkacak meseleleri bugünden konuşup tartışmak ve çözüm bulmak yerine günü geldiğinde "bakarız" anlayışına havale edeceğiz.

Karşımıza çıkacak yüzlerce hatta binlerce sorundan biriyle bitireyim bugünkü yazıyı;

Partili Cumhurbaşkanını seçeceğiz ama kaç yardımcısı olacağı hükme bağlanmadığı gibi o yardımcılarını halk değil kendisi belirleyecek.

Bu alanda Erdoğan' ın hayal ettiği gibi ülkeyi ve her şeyi tek kişinin yönettiği Azerbaycan yeterince ilham verecek adımlar attı son günlerde.

Örneğin bu yazı kaleme alınırken, sanki hepimize adıyla mütenasip ilham verir gibi "iki devlet, tek millet" sloganının diğer yakasındaki tek adam İlham Aliyev, eşini Devlet Başkan Yardımcısı olarak atayıverdi.

Halka sordu mu? Hayır..

Gereği de yok bunun.

Nasılsa halk her şeyin başı olarak onu seçmiş, o da yanlış yapmayacak her türlü özelliği barındıran kafasıyla en iyiyi bilendir nasılsa..

Ve tek bilen olarak yardımcısının kim olacağını da kendisinden daha iyi bilen yoktur, olamaz da.

 

Azerbaycan'ı bir yana bırakıp başkanlıkla yönetilen ABD' ye bakalım, orada Başkan yardımcıları nasıl ve kim tarafından belirleniyor?

Bir defa Devlet Başkan Yardımcılığı bir kurum ve kurucular bu kurumsal kimliğin nasıl belirleneceğini kuruluş sözleşmesi olan Anayasayla hüküm altına almışlar.

Olabilecek her türlü ihtimali göz önünde bulunduran ülkenin kurucuları Başkan adaylarının yardımcılarını kendi adaylıklarıyla birlikte açıklamalarını şart koşuyor. Kısaca ABD Başkanını seçerken aslında yardımcısını da seçmiş oluyor.

Yardımcı da Başkan gibi 4 yıllığına seçiliyor, Başkandan farklı olarak aynı zamanda Senato Başkanlığı görevini de ifa ediyor.

Azerbaycan ve ABD gibi iki uç örnekte durum böyle...

Peki, Türkiye' de ne?

Konuyla ilgili anayasa değişikliğinde somut tanım yok.

Geçici 10. maddeye göre Partili Cumhurbaşkanı seçildikten sonra bir veya daha fazla Cumhurbaşkanı atayabilecek. "Bir veya daha fazla" dediğiniz vakit ucunu açık bırakıyorsunuz. 'Daha fazla' dediğiniz vakit; 1-2 de olabilir 25-30' da...

O zaman şu soruyu sormamız gerekmiyor mu?

"Egemenlik milletindir" , "Millet ne derse o olur" diyorlar ya, her konuda kendisi gibi hareket edecek yardımcıyı veya yardımcıları niye millet seçmiyor? Sahi sayıları kaç olacak bu yardımcıların ve hangisi en önde olacak?

**

Ve yine ileride yaşayarak göreceğimiz, baş ağrıtacak bir başka sorun...

Anayasa değişikliğine referandumda "evet" dersek Partili Cumhurbaşkanımız olacak ama değişiklik paketinde buna bağlı olmazsa olmaz "Yemin" konusunda değişiklik yapılmamış ya da aceleye getirilip unutulmuş...

Mevcut anayasada düzenlenen yemin metninde "üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek" tabiri var.

İyi de Cumhurbaşkanının "partili" olmasına yol açan düzenleme yapılırken, bu yemin konusu neden düşünülmemiş?

"Dert ettiğin şeye bak, bugün mevcut Cumhurbaşkanı çok mu tarafsız?" sorularını dile getirebilirsiniz. Haksız da sayılmazsınız.

Ayrıntı gibi gelebilir ama düzenlemelerin ruhu her zaman bu ince detaylarda gizlidir ve bu ayrıntılar, bana göre gelmekte olan yeni sistemin ne kadar aceleye getirildiğini, çala kalem hazırlandığını göstermesi bakımından hayli önemli ve anlamlıdır.

Bugünümüz bir yana yarınlarımızı ve çocuklarımızın/torunlarımızın geleceğini, kaderlerini etkileyecek bu tarihi referandumla ortaya çıkacak tabloyu, sandığın önümüze geleceği güne kadar fırsat buldukça yazıp çizecek, dilimizin döndüğünce ortaya çıkması kaçınılmaz hayati sorunları anlatmaya devam edeceğiz.

YORUM EKLE