NURİ KİLLİGİL'İN SİLAH FABRİKASINDA ÇIKARILAN YANGIN ve PATLAMA-1

Bayraktar ailesine ve onların halefi Selçuk Bayraktar’a, onu yalnız bırakmayan devlete, ilgili kurumlarına, devleti yönetenlere dua etmeliyiz.
Silah sanayi, uçak sanayi, araba sanayi konularında özel ya da devlet tarafından yıllarca yapılan teşebbüsler ve uğraşıların nasıl heba edildiğini/engellendiğini değişik güvenilir bilgi kaynaklarından toparladığım bilgileri seri halinde yayınlayacağım birkaç yazılarımla anlatmaya çalışacağım.
Nuri Killigil, Vecihi Hürkuş, Nuri Demirağ ve Devrim Otomobili konularını ele alacağım.

Bu yazdıklarım;
Prof. Dr. Zekeriya Kurşun, Osmanlı Devleti’nin 2. Abdülhamit döneminden itibaren Alman silah sistemine geçtiğini ve bu silahların Yunan savaşında başarılı neticeler verdiğini ifade etti; şeklindeki ifadelerini içeren yazısından, AA’ndaki çıkan yazılardan ve Caner Akkurt, Soner Yalçın ve Mücahit Türetken gibi yazarların yazılarından faydalandığım bilgilerdir. Bu bilgileri sizlerle bir süreliğine paylaşmak istiyorum.

Bu yazılarımı yayınlamamın asıl nedeni; Ahmet Hakan’ın CNN Türk’teki Tarafsız Bölge programında, robotik/robot uzmanı Selçuk Bayraktar’ın,  İHA, SİHA’ların ve günümüzdeki korona virüs salgını için, dünyaya örnek teşkil edecek solunum cihazının üretimindeki başarılı çalışmaları anlatımını sonuna kadar dinleyip, bilmediklerim neler varmış.. diyerek beni etkilemiş olması.

Ve; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bir konuşmasında Nuri Killigil, fabrikasına sabotaj ve şehit edilmesinden bahsetti; “Silah üreten fabrikaları soba üretimine yönelten zihniyet” diyen Erdoğan “Nuri Killigil'in silah fabrikasının bir sabotajla ortadan kaldırılıp kendisinin şehit edilmesi de tarihimizin bir başka karanlık sayfasıdır” açıklamasında bulunmasıdır. Bunun üzerine, bu konularla ilgili, birkaç gün devam edecek yazılarımı hazırlamaya çalıştım.

Erdoğan’ın şehit edildi diye bahsettiği Nuri Killigil, sahibi olduğu silah fabrikasında, İsrail ile savaşan Mısır ve Suriye’ye 1949’da silah imal ederken bakın başına neler geldiğini kayıtlı belgelerden bir görelim.

NURİ KİLLİGİL KİMDİR?
Nuri Killigil; Ukrayna’nın Killi kasabasından Hıristiyan Gagavuz Türkü olan ve sonra Müslüman olup, Rus işgali sonucu İstanbul’a gelip yerleşen bir ailenin çocuğudur. Ve İstanbul’da Harp Okulu’nu 4’üncü olarak bitirdikten sonra orduda ve değişik cephelerde görevde bulunur. Ağabeyi Enver’in emrinde Derne, Bingazi ve Topruk’ta; daha sonra da Mısrata bölgesinde İtalyanlara karşı savaşır. Kısaca, 1918 yılına kadar değişik rütbelerde, İngiliz ve İtalyanlar ile savaşır.

Ağabeyi Enver Paşa, Azerbaycan’daki karışıklıkları kontrol altına almak için orada görevlendirir. Değişik savaşlarda bulunur. Esir düşer. Esaretten kaçarak kurtulur. Anadolu’ya gelerek; Kazım Karabekir Paşa yanında Kars ve Erzurum’da malzemelerin bakım ve tamiri için silah atölyeleri kurar.

Enver Paşa’ya 1 Nisan 1921’de yazdığı bir mektupta şöyle der:
“Aziz Ağabeyim, Erzurum’da İş Ocağı namıyla metruk makineleri tamir ettirerek büyük bir imalathane tesis ettirmekteyim.”
Böbrek rahatsızlığı yaşar. Ermeni teröristleriyle uğraşmaları yanında Avusturya’da böbrek ameliyatı olur. Enver Paşa şehit olur, kendisi de 1925’te Yarbay rütbesiyle emekli olur.
Emekli olunca Ankara’da bir süre çinicilikle uğraşır. Devamında İstanbul’a döner ve fabrika kurar.
2. Dünya Savaşı döneminde Almanların yanında olmayı destekler. 1941 yılında Almanya’ya gidip görüşmelerde bulunur. Amacı, Almanlar sayesinde Turan hayalini gerçekleştirmektir. Devamında; Almanya’da “Turancılık Masası”nın kurulmasına ve Nazilerin Kafkasya’da “Türkistan Alayı” kurulmasına yardım eder. Ancak Almanlarla Türklerin bağımsızlığı konusunda anlaşamaz. Almanların Türkleri kullanmak istediğinin farkına varır. Irkçılık taraftarı olmamak koşulu ile Türkiye’de Türkçülük faaliyetleri içinde yer alır. Bu tür faaliyetlerin içinde bulunurken fabrikadaki asıl işleriyle yoğunlaşıyordu ama, her şey yolundayken fabrikasında oluşan, belki oluşturulan yangındaki bir patlamada can verir.

EMEKLİ NURİ KİLLİGİL
Nuri Killigil, 1925 yılında Yarbay rütbesiyle emekli olduktan sonra Ankara’da bir süre çinicilikle uğraşır. Daha sonra İstanbul’a gelerek Zeytinburnu’nda  kurduğu demir eşya fabrikasında çeşitli metal eşyaların yanı sıra silah, tapa ve mermi üretir. Nuri Killigil, 1946’da Sütlüce’deki kurduğu fabrikayı geliştirerek, matara, gaz maskesi, çelik başlık, soba gibi eşyaların yanında tabanca, havan, mühimmat, tapa, uçak bombası, tahrip kalıpları da üretir. Killigil adıyla ürettiği tabancası İstanbul’da Askeri Müze’de sergilenmektedir. Bu ürettiklerini Milli savunma Bakanlığı’na sattığı gibi yurt dışına da ihraç eder.

Kurtuluş Savaşı döneminde Erzurum’da tamirhane ve fabrikalarda çalışıp ele geçirilen silah ve malzemeyi kullanılır hale getiren, daha sonra kurduğu fabrikada top, havan, uçaksavar mermi ve tapalarının yanı sıra uçak bombaları imal eden Nuri Killigil, özel sektör olarak yerli harp sanayisinin gelişmesine ve Türk Ordusu gücünün arttırılmasına katkı sağlayan ilk girişimcilerden biri olarak biliniyor.

Emeklilik sonrası, Ankara’da olduğu gibi Kütahya’da da seramik üzerine bir anonim şirket kurar. Bu girişimi, Nuri Conker ve Recep Peker gibi Atatürk’ün yakın arkadaşları tarafından desteklenir. Ancak belli bir süre sonra bu işi bırakır ve 1931 yılında, sabotaj sonu patlama olup kendisinin de ölümüne sebep olan Sütlüce’deki fabrikasını kurar ama, bakın neler oluyor..
Nuri Killigil’in fabrikasındaki patlama sonucundaki olayları bir sonraki yazımda ele alacağım. Yani Nuri Killigil olayları devam edecek..
Hoş kalın. Mayıs 2020, Anamur. İsmet Kadıoğlu.

YORUM EKLE