Endonezya’da Ulus Yaratma Projesinin Sebep Olduğu Katliamlar

İkinci dünya savaşında Japonya’nın işgali(1942-1945) sırasında Hollanda zulmünden kurtulduğunu zanneden ama Japon işgali döneminde 4 milyon insanını yitiren Endonezyalılar, Japonlar çekildikten sonrada Hollandalılara karşı bağımsızlık savaşı vereceklerdi. Neyse ki Hollandalılar Japonlar gibi soykırım konusunda yetenekli değillerdi ve Endonezya'nın kurtuluş savaşında (1945-1949) 100.000 kişi ölecekti.

O dönemler Endonezya için çok kanlı yıllardı. Endonezya gibi kalabalık bir ülkede herhalde öldürecek adam bulmak kolay olsa gerek. Japon ve Hollanda kırımları oldukça fazla gibi gelse de, o dönemki nüfusun yinede %5’i kadar ediyordu. Yinede ülke kurulduğunda, kimi bölgelerinde ciddi iş gücü, bakıma muhtaç insan oranı, idari yapılanma, salgın hastalıklar gibi ciddi sorunlar yüzünden savaşların etkisini onlarca yıl üstünden atamayacaklardı.

Endonezya için ABD'nin müslüman versiyonu desek tam yeridir. Eski ABD başkanı Barack Obama’nın İslam dünyasına örnek olarak gösterdiği model ülke olan Endonezya, tıpkı ABD gibi kendi insanları üzerinde bir ulus yaratma projesini takip etti ve halende ediyor. Özellikle de Suharto diktatörlüğünün hüküm sürdüğü 1965-1998 yılları arasında bu proje ağır şiddet içerecek şekilde uygulanıyordu.

Endonezya dünyada en çok Müslüman’ın yaşadığı ülke. 250 milyondan fazla insanın neredeyse %80’i Müslüman.

Endonezya’da Müslüman nüfus Büyük Sunda Adaların da yoğun iken %10’luk Hristiyan toplumunun Çin ulusuna ait olanları batıda ki Sumatra ve Cava’da, Çinli olmayan Hristiyanlar ise doğuda ki adalar da özellikle de Timor ve Papua’da çoğunluk halindeler. Ülkede yaşayan Çinli azınlık diğer diaspora Çinlilerinden farklı olarak genelde Budist değil Hristiyan oluyor. Bunun nedenini Hollanda sömürgesi dönemi oluşan ticari ve siyasi ilişkilere bağlamak gerek. Çinlilerin yinede az sayıda da olsa diğer uzak doğu dinlerine tabi olanları da kalmış durumda. Öte yandan diğer dini azınlıkları Hindular, Budistler ve diğerleri oluşturuyor.

Endonezya bir ulus devlet olmadığı ve 300’den fazla etnik halkın ve bir o kadarda farklı dilin, sömürge döneminde oluşan sınırlarda ilk defa bir araya geldiği bir devlet olduğu için kuruluşundan beridir toplumsal projelere maruz kalıyor. Bu proje şöyle; kurulduğu günden bu yana toplumu bir arada tutmak adına bir ulus devlet yaratma projesi takip ediliyor. Bunu ABD’deki Amerikan ulusu projesine benzetebiliriz. Fakat bu proje ancak ortak bir düşünce yapısıyla gerçekleştirilebilir. ABD’de ulus devlet yaratmak için ortak bir düşünce yapısına ihtiyaç yok. Çünkü orada para var ama Endonezya’nın parası da yok. İşte bu yüzden çoğunluğun takip ettiği din olan İslam, ulus yaratma projesinin temel yapı taşı oluyor. Ulus yaratma projesi ülkenin kuruluşundan(1949) beridir var olsa da 1965-1998 yılları arası daha ağır görülüyordu.

Eğer ülkenizi bir arada tutmak ve bunun için ülkenizi bir ulus devlet haline getirmek ve ulus devleti yaratmak için dini kullanmanız gerekiyorsa, o zaman dini çoğunluğu mutlak hale getirip bunu muhafaza etmek için diğer dini azınlıkları da eritmek, eritemiyor iseniz yok etmek kaçınılmaz hale geliyor. Çünkü; eğer böyle yapmaz iseniz dini azınlıkların çoğunluk olduğu bölgelerin ülkeden kopma tehlikesi yüksek olur ve bu yüzden buralarda çoğunluk haline gelmeniz gerekir.

Ulus yaratma projesi özellikle Suharto Diktatörlüğünün(1965-1998) hüküm sürdüğü yıllarda tam bir soykırım dalgası meydana getirdi. İlk başlarda yarım veya 1 milyon hatta bazı kaynaklara göre 2-3 milyon Çinli ideolojik sebepler öne sürülerek katledildi. Aslında bu soykırım bir komünist avıydı ama komünist partiye üye verenler çoğunlukla Çinliler olduğundan komünist avı aynı zamanda Çinlilerin avına dönüşmüştü. Tıpkı bizim ülkemizde sağ-sol çatışmaları döneminde sol diyerekten Alevi azınlığın sürekli hedef tahtasına alınması gibi.

Yine Doğu Timor’un işgali (1975-1999) sırasında 150.000’den fazla Doğu Timorlu Katolik öldürüldü. Bu ölümler özellikle işgalin başladığı ilk dönemlerde yaşanıyordu. 1975-1980 arasında o dönem ki Doğu Timor nüfusunun beşte biri veya dörtte biri soykırıma uğradı. Tabi 1975-1979 yılları arasında Kamboçya’da Kızıl Kemerler tarafından 1 milyon insan öldürülüyor olduğu için dünyanın gündemi Doğu Timor’dan ziyade Kamboçya’nın üzerindeydi. Bu yüzden Doğu Timor mevzusu Kamboçya’nın gölgesinde kalmıştı. Ülke zulümden, ancak 1999’da Suharto’nun iktidardan düşmesinden bir yıl sonra kavuşabildi. 1998’de Suharto’nun öğrenci eylemleri sonucu istifa etmesinin ardından yeni göreve gelen hükumet Doğu Timor’daki hak talebinden vazgeçti.

Batı Papua’nın kaderi ise Doğu Timor'daki gibi olmadı. 1963 yılında başlayan işgalden bu yana da 500 bin Papualı Protestan öldü ve halen Batı Papua'da işgale direniş ve soykırım halen devam ediyor. Bölgede Papualı ayrılıkçılar bağımsız olmak veya Papua Yeni Gine ile birleşmek için bazen siyasi bazen de silahlı mücadele veriyorlar.

Sadece bu değil, ülkede sürekli dini azınlıklara, yabancı misafirlere ve uluslararası temsilciliklere saldırılar gerçekleşiyor. Bunların en meşhuru Bali adasındaki 2002 yılında 202 kişinin öldüğü ve turistleri hedef alan saldırılar serisiydi. Ayrıca Bali adası ülkede Hindu azınlığın yoğunlukta yaşadığı bölgeydi.

Bunların birçoğunun sebebi ise ulus yaratma projesinin din üzerinden yürütülmeye çalışılması. Yani dinin kullanılması yüzünden toplumun belli kesimlere karşı radikalleşmesi.

Eski ABD başkanı Barack Obama’nın İslam dünyası için model ülke olarak gösterdiği Endonezya’nın ulus devlet projesi bütün dini azınlıklar için bir felaket oldu. Yani anlayacağınız birlik ve beraberlik değil soykırım ve bölünme getirdi.

YORUM EKLE