Hindistan'ın Kızıl Koridoru ve Maocu Devrimciler

Hinduizmin kalesi olan Hindistan ve yine hinduizmin oransal olarak en yoğun olduğu ülke olan Nepal'de Maoizm oldukça güçlü. Nepal'de iç savaş (1996-2006) henüz yeni bitti ve Maoistler krallığı devirmeyi başardılar. Ayrıca 2016'da devriminden 10 yıl sonra ülkenin resmi dini Hinduizm olarak değil sekülerlik olarak tanımlandı. Hatta belli bir kesim Nepalli muhafazakarlar sokaklara çıkıp bu ilanı protesto ettiler.

Nepal'deki devrim süreci bitse de Hindistan’da Maoist isyan devam ediyor. 1967 yılında başlayan Naksalit isyanı halen sürüyor. Bitecek gibi de durmuyor çünkü 2009 yılında Nepal’deki devrimden dolayı daha da saldırganlaşan milliyetçi Hint hükumeti, yeşil av operasyonu dedikleri bir taarruzu başlattılar ama halen isyan bastırılamadı.

Naksalit isyanın halen büyümekte olduğunu Hindistan bile kabul ediyor ve içişleri bakanlığınca açıklanan verilere göre 2005-2015 yılları arasında 489 yeni kamp kuruldu ve bu kamplarda 40.000 kadar yeni gerilla eğitildi. Üstelik bu 10 yıllık dönemin 6 yılı(2009-2015) yeşil av operasyonunun olduğu dönemi içine alıyor. Yani Hindistan Ordusu ve onlarla birlikte hareket eden aşırı sağcı paramiliter kontrgerilla gruplarının, Maocu komünistlere karşı nasıl çaresiz olduğu ortada.

Hindistan’ın Bengal Körfezi kıyıları boyunca, yani doğusu, güneydoğusu ve güneyinde Hindistan Komünist Partisi liderliğindeki Maocu gerillalar o kadar etkinler ki bu bölgeleri içine alan coğrafyaya kızıl koridor deniyor. Çünkü buralarda devletten ziyade gerillalar kontrol sahibi. Nepal Komünist Partisi de bölgedeki gerillaların en büyük destekçisi.

Hindistan dünyada 40 örgütün mücadele verdiği bir ülke ve bu konuda Hindistan dünyada dördüncü sırada.

Birinci de tabi ki Suriye (96), ikinci sırada ise Irak (48) var, üçüncü sırada İsrail (44) ve beşinci sırada da Myammar (39) bulunuyor. Hindistan’da ki 40 örgütün çoğu Maoist gerilla örgütleri yada İslamcı örgütler.

Büyük mücadeleler verilmesine rağmen halen yaygın olan kölelik ve kast sistemi Güney Asya'da çok yaygın ve Hindu inancı binlerce yıldır olduğu gibi halen bugünde bu sistemin varlık sigortası. Karl Marx’ın “Din toplumun afyonudur.” sözüne Nepal ve Hindistan çok iyi örnek oluyorlar. Bu ülkelerde kast sistemi yüzünden var olan eşitsizlik, insanları sosyalist ekonomi modeline ve komünist toplum düzenine daha kolay ikna ediyor. Özellikle de Hindistan’da yoğun dış yatırım ve yüksek ekonomik büyümeden %1’lik bir kesimin daha çok istifade edip özgürler arasında da zengin-fakir uçurumunun derinleşmesi Hindistan Komünist Partisi ve 12 müttefikinin en önemli dayanak noktası haline gelmiş durumda. Üstelik Hint nüfusunun son yıllarda yoğun bir sanayileşme içinde olmasına rağmen halen nüfusun %60’ının kırsal kesimde yaşıyor olması gerillaların en büyük avantajı.

Hindistan Komünist Partisi(HKP) demişken mecliste yer alanla karıştırmayın Maoist isyanda yer alan HKP, hükumet tarafından yasa dışı ilan ediliyor. Hitap ederken birinin sürekli Maoist olduğu vurgulanıyor. Yani meclisteki HKP ile isyandaki ise HKP aynı değil.

Hindistan'daki isyan 53 yıldır sürüyor ama bu demek değildir ki bu işin sonucu Kolombiya'daki FARC ve ELN gibi olacak. Her ne kadar çok uzun sürse de Nepal'de yaşananların Hindistan’da da olabilme ihtimali var. Nede olsa Kolombiya’nın sosyolojisi Hindistan ve Nepal gibi değil. Ayrıca sürenin uzunluğu başarısızlıkla sonlanacağı anlamına gelmez. Nede olsa Çin’deki Mao önderliğinde ki devrimde(1922-1949)az değil  27 yıl sürmüştü.

Nepal iç savaşında da krallık, Hindu muhafakarlığın önemli bir koruyucusuydu. Kralın mutlak gücü yüzünden 1996’da başlayan isyan aniden ülke geneline yayılmıştı. 2006 yılında ise krallık, Hindistan ve ABD’nin uzun trenlerle vagon vagon Krallığa taşıdığı silahlara rağmen yıkıldı ve iktidara Maoistler geldi. Nepal'deki bu devrim şimdiye kadar ki komünist devrimlerin sonuncusu ama aynı süreçten Hindistan’ın da geçip geçmeyeceği hiç belli olmaz.

Zaten Çarlık Rusya’sın da ki Bolşevik Parti de uzun yıllar mücadele vermiş ve en sonunda Birinci Dünya Savaşının ortaya çıkardığı idari boşluk sayesinde iktidara gelmişti ve başardıktan sonra ülkece dünya komünist hareketlerin büyük ölçüde lideri olmuşlardı.

Hindistan’da ki Naksalit isyanının Müslümanları yakından ilgilendiren bir yönü de var. HKP(Maoist), Keşmir halkının davasının haklı olduğunu söylüyor ve iktidara gelmeleri halinde onların iradelerine saygı göstereceklerini belirtiyorlar. Yani tıpkı Bolşeviklerin Rusya’da iktidara gelmelerinden sonra bazı batı halklarına bağımsızlık vermesi veya Osmanlı’ya Birinci Dünya Savaşı sırasında işgal ettiği Erzincan’a kadar olan bölgeyi iade etmesi gibi, Keşmir’in de HKP’nin iktidarında mevcut durumunun değişeceğini düşünebiliriz. Zaten bu sebepten ötürü HKP, Hintli Müslümanlardan da hatırı sayılır bir destek görmekte. Tabi ki bazıları, bu vaatlerin Pakistan’dan ve Hintli Müslümanlardan destek görmek için söylenen kandırmacalar olduğunu da iddia ediyor.

Hindistan’ın toprak, kaynak, nüfus ve birikim yönlerinden zenginliklerini düşününce böylesine bir devletin komünizme ani bir geçişi soğuk savaşı yeniden başlatabilecek kadar etkili olur. Nepal ile hem demografik, hem ideolojik, hem coğrafi, hem de sosyolojik benzerliklerini düşünürsek Hindistan'daki Naksalit isyanını ve kontrol ettikleri kızıl koridoru pek hafife almamak gerek.

YORUM EKLE