FARC İle Barışın Ardından Kolombiya'da ELN'nin Devrimci Tekeli

1960’lı yıllarda Kolombiya liberal-muhafazakar çatışmaları ile boğuşuyordu. Biri liberal diğeri ise muhafazakar iki büyük partinin bu kavgası yeni değildi. Bin gün savaşı da (1899-1902) yine liberallerle muhafazakarların çarpıştığı bir iç savaştı. 1960’lı yıllarda ki bu siyasi atmosfer FARC (Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri) ve ELN (Ulusal Kurtuluş Ordusu) gibi ne liberal nede muhafazakar olan pekçok devrim amacı taşıyan örgütlerin ortaya çıkmasını sağladı.

Marksist-Leninist devrim girşiminin somut başlangııcı 1964’ten günümüze kadar geçen süreçte 270.000 kadar insanın hayatını kaybettiği ve kaybolup bulunamayanların da öldüğü düşünüldüğünde 300.000’den fazla can kaybının olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. 7 milyon insanın evsiz kalması da cabası. Bu 7 milyon yerinden yurdundan olan insanın 5 milyon kadarı, eski Venezuela devlet başkanı Hugo Chavez döneminde Venezuela vatandaşlığı elde ettiler. 30 milyonluk Venezuela’nın 5 milyonu Kolombiya kökenli ve hepsi de savaştan mağdur olan insanlardan oluşuyor. Tabi bunların pek çoğu Venezuela’daki ekonomik krizden dolayı son birkaç yılda geri döndü.

2010’da görevine gelen Kolombiya devlet başkanı Juan Manuel Santos FARC ve ELN ile ilgili barış girişimleri sayesinde 2016 yılının Nobel barış ödülünü aldı.

FARC ve hükumet arasında imzalanan barış antlaşmasından sonra pek çok kişi Kolombiya’da devrim denemelerinin bittiğini ve iç savaşın sona erdiğini düşünüyor ama yanılıyorlar. ELN halen mücadelesini sürdürüyor.

FARC’tan öncede hükumete karşı devrim mücadelesi yürüten başka örgütlerde vardı. EPL (Popüler Kurtuluş Ordusu), PCCC (Gizli Kolombiya Komünist Partisi), PCC M-L (Kolombiya Komünist Partisi Marksist-Leninist), M19 (19 Nisan Hareketi), MOEC (Köylü,Öğrenci, İşçi Hareketi), CGSB (Simon Bolivar Gerilla Kordinasyon Kurulu), ERP (Halkın Devrimci Ordusu) gibi örgütler eskiden iç savaşa dahillerdi ama 90’lı yıllarda Sovyetler Birliğinin dağıtılması yüzünden pek çoğu varlığını artık idame ettiremediler. Fakat FARC ve ELN desteklerini yitirmelerine rağmen ayakta kalmayı başardılar ve günümüze kadar geldiler ama oldukça güç kaybettiler ve bu yüzden devrimin olabilirliği de azaldı.

80’li yıllarda Nikaragua’da Sandinistaların başarılı bir şekilde komünist devrimi tamamlamaları (Nikaragua’da hala Sandinistler iktidarda), Honduras ve El Salvador’da da benzer girişimlerin olması ve Latin Amerika’da ki bazı ABD destekli askeri diktatörlüklerin çözülüyor olması gibi etkenler insanları heyecanlandırmış ve haliyle Kolombiya’daki devrimci örgütlerinde faaliyetlerini arttırmasına sebep olmuştu. Hepsi için böylesine umut verici gelişmelerin olduğu bir anda Sovyetler Birliğinin hiç beklenmeyen bir anda dağıtılması sürpriz olmuştu. Büyük bir yükselişle geçen 80’li yıllarından ardından ani bir çözülme yaşanıyordu.

90’lı yıllarda FARC ve ELN mücadeleye devam ettiyseler de devamlı küçülmeye doğru gittiler. Diğer devrimci örgütlenmelerin ortadan kalkmasıyla oluşan boşluğu bir nebze olsun FARC ve ELN doldurmaya çalıştı ve kısabir süreliğine de olsa gerilla ordusunda artış kaydettiler. Örneğin FARC 2001 yılında 16.000 olan gerilla sayısı 2013’te 10.000 olmuştu. 2016'daysa 8000 kadar. ELN ise diğer devrimci örgütlerden gelenler sayesinde 1999’da en yüksek mevcuda ulaşarak 4000 gerilla olmuştu ama bu artış önceden mücadeleyi bırakan örgütlerden gelen geçici ve günü kurtarabilecek takviyelerdi. Şimdi ise yarıya inerek 2000 olmuş durumdalar.

Hükumet FARC ile barışın ardından ELN’ye de göz kırptı ama ELN halen operasyonlarını sürdürüyor. Muhtemelen FARC’tan oluşacak boşluğu ELN dolduracağı için tıpkı daha önce diğer gerilla örgütlenmelerinin çözüldükten sonra FARC ve ELN’nin bir miktar güçlenmesi gibi FARC’tan eğer militan akışı olursa ELN tekrar geçici bir büyüme gösterecektir. Bu yüzden ben ELN’nin şimdilik barışa yanaşacağını düşünmüyorum. Tam aksine kısa bir süre de olsa büyüyeceklerini düşünüyorum. Kaldı ki FARC'ın barış yanlıları ve karşıtları olarak ikiye ayrılması ELN'nin son birkaç yıldır karşıtları trafında toplaması için fırsat yarattı.

FARC ile barış antlaşmasının ilk denemesinde halk az bir farkla barışa hayır demişti. Katılım oranının %40’ı bile geçmediği referandumda %50,24 ile hayır çıktı ve bütün dünya şok oldu. Aslında bu şaşılacak bir durum değildi. Çünkü anlaşmaya göre FARC liderlerinin siyasi yaşama katılabilecek olması halk için “bu adamların cezalandırılması gerekirken siyasetle ödüllendirilecekler” anlamına geliyordu. Ayrıca mecliste belirli bir kontenjan verilmesi onların siyasi yaşamlarının garanti altına alınması ve devlet geliri ile ekmek elden su gölden yaşaması anlamına geliyordu. Bunu halk tabi ki kabullenemedi ve anlaşmaya karşı çıktı.

Halkın bu yönde tepkisinin oluşması ise medya ve onun propagandası sayesinde olmuştu. Devamlı on yıllarca çatışmalarda ölenlerin duygusal hikayeleri ile koca bir toplum terörize oluyordu. Sanki sadece onların hayatları değerliymiş gibi, sanki muhaliflerin toprak talepleri, toplumsal eşitlik, sosyal adalet gibi dayanaklarına cevap verilmiş gibi. Zamanın da muhafazakarlarla “taleplerimize karşılık bulamıyoruz” ve “konuşmaktan anlamıyorlar” diyerekten çatışan liberaller şimdi ise ikitdar olunca aynı yöntem karşılarına geldiğinde medya üzerinden propagandaya başvuruyorlar.

Barış Antlaşmasının yeni hali halk oylamasına sunulmak yerine parlamento da kabul edilmişti ve artık sadece devrimci örgütlerden geriye ELN kaldı ve tabi FARC içindeki küçük bir barış karşıtı grup. ELN ise mücadelesini sürdürüyor bu yüzden henüz Kolombiya'daki çatışmalar serisi bitmedi ve devam edecek.

YORUM EKLE