İlk yerli otomobil ‘Devrimin’ ilginç öyküsü.. Güzel! Güzel olmasına da; dertli.. Tıpkı, tayyare, silah üretimindeki garip öykülere benzer bir öykü.. Bu öykünün hepsinin ilginçliği/enteresanlığı; derdi Türkiye olanlar içindir.. Ve bu öykü, azmin, sabrın ve inancın öyküsüdür.. Arkasında çok az bir siyasi duruşun olması halinde nelerin yapılabilirliğini ispat edenlerin öyküsüdür bu öykü..
Bu öykünün içinde isimsiz kahramanlar da var. İşte Devrim otomobilinin yapımında olamayan/olmasına engel olunan ama esas fikrin sahibi olan Prof. Dr. Necmettin Erbakan da var bu öyküde..
Yerli otomobillerinin yapılabilirliğinin öncüsü Erbakan, Devrim otomobilinin yapılmasına vesile olmuştur. 1956 yılında Gümüş Motor AŞ’yi kurarak burada Türkiye’nin ilk yerli motorunu üreten Erbakan, 1960 yılında Ankara’da yapılan Sanayi Kongresinde, Gümüş Motorun yaptığı imalatları sunumunda, Türkiye’de otomobil yapımı fikrini ortaya atar. Bu fikir, o zamanın yönetimince kabul görür. Eskişehir Demiryolları atölyesinde ‘Devrim Otomobili’ adıyla ilk yerli otomobilinin 130 gün gibi bir zamanda yapılması talimatı verilir. Zira 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’na yetiştirilmesi istenir.
Bu otomobil yapma görevi, Devlet Demiryolları uhdesinde ve imalat yeri olarak da Eskişehir Cer Atölyesi seçilmiştir. Eskişehir’de gece gündüz çalışılması sonucu Devrim’in iki tanesi 29 Ekim tarihine yetiştirilir. Araçlar, 29 Ekim gece yarısı trenle Ankara’ya doğru yola çıkarılır. Depolarında, trendeki güvenlik kuralları gereği hiç benzin konmaz. Benzin Ankara’ya trenden indirilince konacaktır.
Bu durumdan, otomobili taşıyan trafik eskortlarının haberi olmadığı için benzin alınmaz. Meclis önüne gelindiğinde Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel, Devrim’in direksiyonuna geçer. Ama Devrim 100 metre gittikten sonra durur. Böylece otomobili Türkiye yapamaz diyenlere gün doğar. Devrimin yapılmasını istemeyen çevre ve basın; Cemal Gürsel’in bu olayın önemli olmadığı anlamında esprili şekilde söylediği; “Biz, batılı kafayla otomobil yapar, doğulu kafasıyla benzin koymayı unuturuz” sözleri alaylı bir şekilde manşetlere taşınır. Devrim arabasının bozulduğu/çalışmadığı yazılır.
Yazılır yazılmasına da, gerçek öyle değildir. Cemal Gürsel diğer Devrim ile Anıtkabir’e gitmiştir. Arızalandığı iddia edilen öbür Devim de, hipodromda yapılan geçit törenine katılır. Yerli otomobilinin yapılmasını istemeyen kişi/kurum ve yandaş basın; onca harcanan paraya yazık olduğunu yazarlar. Bunca olumsuz haberlerin sonucu, Devrim otomobilinin üretimi gündemden kaldırılır.
Devrim’in üretimine izin verilmemesinin değişik nedenleri olduğunu görüyoruz. Cezmi Karasu, “Güçlü otomobil lobileri buna izin vermediler” diye yazıyor. Aslında, Ankara ve İstanbul sokaklarında ‘Devrim Otomobili’ gezdirilerek tanıtımı yapılır.. Cezmi Karasu, “o dönem seri üretime geçilme kararı alınıyor, satış fiyatı 30 bin lira olarak belirleniyor. İş sürüncemede kaldığı için bir süre sonra da unutuluyor. Güçlü otomobil lobisinin etkisinde kalıyor” diyor.
Tabi ilk örnekler ve seri üretim için fabrika kurmak gerekiyordu.. İki örnek için ayrılan paraya yaygara ederler. Fabrika için akıl almaz aleyhte kampanya yaparlar.. Böylece bir daha Devrim otomobili üretimi gündeme alınamaz. Otomobil, uçak ve silah gibi ağır sanayi kurulması isteyen işlerin arkasında, siyasi iradenin/ilgili kurumların durması gerekir. Toplumsal desteğin olması gerekir.
Nuri Killiğil’in Silah fabrika çalışmaları, Vecihi Hürkuş ve Nuri Demirağ uçak fabrikası çalışmaları, Şakir Zümre’nin milli cephane fabrikası çalışmaları ve yazı konusu “Devrim” otomobili engellemelerine rağmen; SİHA, İHA, AKINCI, KIZILELMA gibi değerlerin üretimini engelleyemediler. Ve Devrim’in öldürülmesinden 62 yıl sonra TOGG marka Türk otomobilini ürettik. Şimdi trafikte. Tebrikler ve teşekkürler. TOGG bir sonraki yazımda inşallah.
Hayırlı Ramazanlar. Hoşça kalın. Nisan 2023, Anamur. İsmet Kadıoğlu