Kendime soruyorum...?

                 Kendime soruyorum...?

                 Düşünüyorum da insanın nadiren şahit olduğu, gözlemlediği durumlar karşısında kendi kendine sorular sorduğu anlar vardır. İşte tam benim ki de öyle bir durum. Fakat cevabı bi türlü kendime veremedim. Verdiğim durumlarda da tatmin olmadın ve kendime “kendini kandırma! Kendini aldatma!” dedim. Ama gene de insan her halükarda fark ettiği ve gözlerinin önünde devam eden durumlara kayıtsız kalıyor ve soru sormaktan kendini alamıyor. Hatta bazen sorular beynini kemiriyor da biçare kalıyor insan. Dedim ya işte benimki ondan diye.

                 Ne diyeyim, söze nasıl başlayayım kaç gündür düşünüyorum. Bu yazıları yazarken de su-sabun ilişkisini çok düşünüyorum her nedense. Hani hakkı söylemek istersin de uyuyan devi uyandırmayayım dersin ya. Bende mi böyle diyorum diye ikilemdeyim.

                 Bu dünyada bir tarafta mazlumlar var, bir tarafta zalimler var. Başka bir tarafta seyredenler, öbür tarafta destekçiler var. Destekçiler de kendi aralarında ikiye ayrılıyor; iyi tarafınkiler ve kötü tarafınkiler. Ha bir de mangalda kül bırakmayanlar var. Durun bir dakika bir şey daha unuttuk; O da “İyiler”. Bunlar gerçekten iyi olanlar. Şimdi baktığımızda hangi taraf kimlerdir, hangi taraf ne yapar, “kişinin İş’tir aynası” sözüyle belki de anlarız. Ama anlamamız gereken biz hangi taraftayız. İşte ben burada akıl tutulmasına uğruyorum. Hatta sanki bütün sorumlu benmişim gibi kendimi suçluyorum. İşte o yüzden “sorular” la aramda bir hukuk var.

                 Aslında anlatmak istediğim konunun faili mazlumlar. Olayın mağduru da mazlumlar. Şimdi meseleye benim baktığım açıdan bakalım. Birileri yani “zalimler” durduk yerde veya menfaat gördükleri yerde gidip bizim şu mazlumların yaşadığı diyarda zulmü hâkim kılıyorlar. Çünkü kimse dur demiyor ya da diyemiyor, burası farklı konu. İnsanlar burada mazlum durumuna düşüyorlar. Ya kendi vatanlarında toprağa düşüyorlar ya da yurtlarından sürülüyorlar. Kendilerine kucak açan kardeşlerinin yanına sığınıyorlar. Sığındıklarına cennetin kapısını açıyorlar. Şimdi ortada zalim var, seyirciler var, destekçiler var fakat bi türlü şu “iyiler” ’i bulamıyorum. İşte tam burada benim interaktif bunalımım devreye giriyor. Tamamda kardeşim yardım edenler beleşten “iyiler” rolünü kapıyor ve beleşten cennete girmiş olmuyor mu? Allah cc demiyor mu Kur’an-ı Kerimde; “Yüzlerinizi Doğu ya da Batı tarafına çevirmeniz iyilik demek değildir. Asıl iyilik Allah'a, Ahiret gününe, meleklere, kitaba, peygamberlere inanan; akrabalara, yetimlere, yoksullara, yarı yolda kalanlara, dilencilere ve boyunduruk altında bulunanlara (kölelere, tutsaklara) mallarını sevmelerine rağmen yardım edenlerin; namazı kılanların, zekâtı verenlerin, antlaşma yaptıklarında yapmış oldukları antlaşmaları yerine getirenlerin; zorda, darda ve savaş zamanında sabredenlerin tutumudur. İşte doğrular (sözlerinin erleri) onlardır, takva sahipleri de onlardır.” Bakara/177 Başa gelelim “Allah’a inanan” şimdi iyilerin görevi zulüm olduktan sonra yardım etmek değil, zulmü engellemek için harekete geçmektir. Yani İslam’ın olduğu yerde zulüm olamaz. Yani mazlumlar mazlumlaşmadan gerekeni yapmaktır iyilik. Yani zalimlerin yarasınız sarmadan önce zalime karşı koymaktır. Ama burada ne oluyor; her şey bitiyor yani zalimler, masumların işini bitirip pert ediyor, ondan sonra biz gidiyoruz yaralıları v.s. toplayıp bir şeyler yapmaya kalkıyoruz. Sadece ben mi durumu yanlış anlıyorum. Sorularımın devamı daha derin ama…..

                 Peki, şimdi siz kendinize soruyor musunuz? Ya da sormadan beni kimse görmesin masanın altına doğru eğileyim deyip her şeye kayıtsız mı kalıyorsunuz? Bilemiyorum ama ben hala kendime soruyorum. Fakat burada kendimize sormak kadar neyi soracağınız da çok önemli. Çünkü ben bir de burada yıkılıyorum. Ben acaba şu bahsettiğim tarafın hangisindeyim? Bir şey daha bu taraf kümelerinden birleşik küme oluyor mu? Kendine soran kardeşlerim! Gelin bir küme de biz oluşturalım. Birbirimize de soralım! “birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye ederler” Asr/3

Davut TOPCU / MERSİN
davuttopcu33@hotmail.com

YORUM EKLE