Bu rüyam gerçek olsa

                 Bu rüyam gerçek olsa               
                 2016 Aralık gecelerinden birinde titreyerek beden kaslarının ısınma çabasında olduğu sırada bir anlık uyku tatlığında iken bir rüya görüyordu.
Savaştan dolayı vatanını terk etmiş, soğuktan titreyerek gurbette bir çadır bulmuştu. Hava hala çok soğuktu bir türlü uyuyamıyordu. Hem açlıkla pençeleşiyor hem de üstünü örtecek bir şey bulmadan uyuyamaya çalışıyordu ama bir türlü olmuyordu. Sarılacak sıcak bir kucak ta yoktu. Babasının olmamasından dolayı annesi küçük kardeşini teskin etmeye çalışıyordu. Yetimliğini düşünüyor ıstırapla sağ yanına dönüyor, yokluk içinde olmasına aklı yetmiyor “hiç mi kimse yok Allah’a inanan” bizi böyle bu halde bırakıyor diye zihnini kurcalıyor bir yalnızlıktan başka bir şey bulamıyor yine öbür yana dönüyordu. Gidemiyor annesinin yanına, diyemiyor anne ben… O’nun çaresizlik içinde viran haline bir kendisini koyamıyordu. Soğuk ellerini, ayaklarını bir türlü terk etmiyordu. Neden? Soğuk kimsesizleri, yetimleri, çaresizleri seçiyordu. Aslında babam olsaydı ben üşümez ve açlığımı da unuturdum diyordu. Aslan babam! Sen yanında olsaydın! Ölüm seniz bizden almasaydı. Neden? Seni seçti. Neden kendi vatanımızda seni öldürdüler. Bizi bilmiyorlar mıydı, senin ailen olduğumuzu düşünmediler mi? Mermilerin hiç vicdanı yok mu? Yoksa bir gün benim bir çocuk olmamı da mı anlamayacak. Ah şu kahpe mermiler. Babamızdan başka kimsemiz yok diye haykırsaydım da mı? Vuracaktı babamı. Kötülüğü sevmediğim gibi sizi de sevmiyorum, hatta size kızıyorum, bağırıyorum, yırtınıyorum. Bir şeyim olmasın ama babamı bana geri verin. Annem yalnız kaldı, kardeşim daha bilmiyor bile senin gittiğini. Ah kalbim ah nereden öğrendin beni acıyla yoğurmasını. Ey soğuklar! Bırakın bizi desem, annemi, kardeşimi bırakın desem dinlemez misin? Üşütmeyin bizi desem. Zaten karnım ağrıyor. Vicdansız açlık başka zaman gelsen olmaz mı? Bir yerden biraz uyku alsam da bari uyusam birazcık. Belki uyandığımda kimsesizliği bir nebze de olsa unuturum. Bir ses geliyor içerden, ama kimin sesi bu? Uyanmalıyım annemin yanına sokulmalıyım. Belki bu da bir acı getirmiştir bize. Hiç olmazsa ailemin yanında olayım belki vicdanı vardır acının. Hayır! Bu bir iyilik herhalde sıcaklık sarıyor bedenimi battaniyeyi örtüyor üzerime gelen adamlar. Uyanıyorum ve sizler iyilerden misiniz diyorum. “evet, biz sizin kardeşleriniziz, sizi kucaklamaya geldik. Size yemek getirdik, giysi getirdik, size sevgimizi getirdik” Allah’ım senin bize bakacak kulların varmış. Kardeşime, anneme de getirdiniz mi? “siz bu ümmetin evlatları, bizim ise kardeşimizsiniz.” Şimdi ben artık üşümeyecek miyim? Benim karnım ağrımayacak mı? Peki, babam nerede? Çünkü kalbim ağrıyor babam dediğimde. Lütfen ne olursunuz onu da getirin. Babam o soğukta yerde yatıyor. Ne olursunuz O’nu da getirin. Ben babasız ne yapacağım. Hiç baba diyemeyecek miyim? Ya annem! O artık hep yalnız mı? Kalacak. Babanız size bunları getirdi demeyecek mi? Hiç bir zaman. Beni alın ama babamı geri verin. Kardeşim o’nu çok özler. Sadece bir kaç kere baba demişti. “ siz artık bizim ailemizsiniz. Bundan sonra her sıkıntınızda yanınızda olacağız. Beraber yiyeceğiz, beraber yaşayacağız. Bir baba gibi olamazsak da o’nun emanetisiniz. Biz bir yetimin ümmetiyiz. Siz bizi kardeş kabul ederseniz belki Kevser havuzunda bizi de alır gölgeliğine. Siz bizim ahiret biletimizsiniz. Bizler sizin emanetçisiyiz.” Ey güzel babam! Sen yoksun ama kardeşlerin var yanımızda. Sakın sen bize üzülme. Çünkü biliyorum ki ahirette buluşacağız.
Bir ıslaklık var üstümüze. Yağmur yağıyor çadırımıza ama birazı üstümüze geliyor. Ne oldu! Neredeyim? Gene soğuk, gene açlık. Neredesiniz? İyi adamlar. Nereye gittiniz? Hani bizler size emanettik. Bize yer yok mu? Evlerinizde. Yüreğiniz de demi yer yok. Ah bu rüyam bir gerçek olsa. Çok soğuk ve ben artık düşünemiyorum. Sizin yüreğinize seslenemiyorum artık. Belki de geldiğinizde ben gitmiş olacağım. Ey zalimler! Sizi Allah’ıma bir bir şikâyet edeceğim!

Davut TOPCU / MERSİN
davuttopcu33@hotmail.com
YORUM EKLE