BELEDİYE - BASIN İLİŞKİSİNDE YENİ DÖNEM…

Kentimizle ilgili bazı olumsuz gerçekleri göremezsek, cesaretle ifade ederek söyleyip yazamazsak düzeltemeyiz ve aynı aksaklıklar, yanlışlıklar sürüp gider; bundan da tüm kent zarar görür.

Maalesef “Mersin Basını”nın inandırıcılığı, dolayısıyla saygınlığı ile ilgili çok fazla olumlu şeyler söyleyemiyoruz.

Bu konuyu önceki yazılarımda detaylı olarak belirtmiştim.

Meselenin sıkça gündeme gelmesinin sebepleri: Yakın dönemde yapılan Gazeteciler Cemiyeti seçimleri, yeni bir Cemiyet Başkan seçilmesi; aynı zamanda yeni bir Büyükşehir Belediye Başkanı’nın göreve gelmesidir.

Bunlar, yani göreve gelen yeni yönetimlerin görev anlayışları ve başlangıçta da olsa söz ve icraatları, düzenli ve saygın bir basın işleyişi yönünde umutlandırdı.

Üzücüdür; bugüne kadar Belediyeler hep gazetecilere iş sağlayan, gazetelere ilan ve reklam veren bir müessese olarak görüldü.

Çalışmalar genelde Belediyelerden istifade etmek merkezinde oldu.

Dolayısıyla, ne basın gereğince kamuoyunu temsilen eleştiri ve uyarı görevini yapabildi, ne de belediye yönetimleri bu anlamda yapıcı uyarılardan faydalanarak çalışmaları daha üst seviyelere taşıyabildi.

Dahası: Belediyeyle maddî ilişkiye geçemeyen kimi basın, şantaj ve kasıtlı haberlerle kamuoyunun bilgilenme hakkını kirletti.

Bu anlamda, iki dönem öncesini hatırlayalım: Belediyede 70 civarında maaşlı basın mensubu varken, sonraki dönem bu sayı 19’a kadar indirildi.

Demek ki burada 50 fazla kişi çalışıp kentin yani halkın bütçesinden pay alıyormuş!

Peki bu konuda, yani Büyükşehir Belediyesinin kamuya hizmet amaçlı bütçesinden 70 civarında güya gazetecinin maaş alması, basın ahlâk yasası ve etik normlar bakımından basın kuruluşlarını rahatsız etti mi?

Bir süre önce Büyükşehir Belediyesi bir Basın Çalıştayı düzenlemişti.

Bununla ilgili uzunca bilgiler verdikten sonra aynen şunları yazmıştım:

Basın Çalıştayı ile ilgili  bu çok uzun anlatmaya çalıştıklarımı, Büyükşehir Belediye Başkanı iki cümleyle şöyle özetledi:

“Kalemini satanla işim yok. Egolarla, bunalımlarıyla, depresyonlarıyla, kompleksleriyle kalemini kılıç gibi kullanıp, ne söylediğini, ne yazdığını bilmeyen insafsızlarla, vicdansızlarla işim yok. Allah onları ıslah etsin, onlarla işimiz yok.”

Mutlaka hedefi iyi hesaplanmış, milletvekilliği dahil uzun politik tecrübelerden gelen bir yöneticinin ağzından çıkan bu ağır sözler, yukarda ayrıntılarıyla özetlediğim ve aslında sektördeki ve kentteki ilgili herkesin tereddütsüz onaylayacağı konuları iki cümlede anlatıyor.

Biz Büyükşehir Belediye Başkanının işaret ettiği ufka bakalım:

*Demek ki artık Belediyelerden geçinme dönemi bitiyor.

*Basının kendine çeki düzen vermesi gerekiyor.

*Basın camiasının tüm basını lekeleyen aralarında ki bu tür kişilerden kurtulması gerekiyor. Nokta…”

*  *  *

Aradan bir süre geçti.

Bu dönemde yine Belediyede bir yer kapmaya  ve menfaat sağlamaya çalışanlar, uyduruk proje ve çalışmalarla bütçeden pay kapma girişiminde bulunanlar menfaat arayışları sürdü gitti.

Kimi zaman yazılarında gereksiz övgülerle, çoğunlukla da kendilerince bir hesap içinde Belediye çalışmalarını abartılı bir dille manşete taşıdılar.

Bazen de (ucuz ve klâsik yöntemdir!)  belediye yönetiminin kendileriyle diyaloğa  girebileceği beklentisiyle bir konuda eleştiri yaptılar.

Şimdi;  Başkan’ın “Basın Çalıştayı”ndaki ağır sözleri yeterli gelmemiş ve kim bilir neler yaşanmış ki, Gazeteciler Cemiyeti Resepsiyonu’nda benzer bir konuşma yapma gereğini duydu.

Özetle aynen şunları söyledi;

* Gazetecilik etik kurallar içinde yapılmazsa saygınlığını yitirir diye düşünüyorum. Ama özgür, bağımsız, tarafsız bir medyanın olduğu bir toplumda eğer görüşler halka ulaştırılabilirse demokrasiye önemli katkılar yapar

* Belediye Başkanı olarak bazı kararları alırken gazetecilerin makalelerini okuyor, öneri ve eleştirilerini dikkate alıyorum.

* Ama taraflı, hedef gösterir, birilerinin değirmenine su taşıyan ya da onlara hizmet eden anlayışla yazdığınız noktada, bizim bu değerlendirmelere saygı duymamızı herhalde bekleyemezsiniz.

* Eğer avantacılığa alışmış, adam kayırmacılığın, havada bulup tavada yemenin, bedavadan zengin olmanın, emeğinin karşılığı olmadan zengin olmanın artık geleneksel hale gelmiş olduğu yapılara gazeteciler destek olursa vay benim ülkemin haline! Biz başımızı nereye vuralım?

Özellikle son cümlelerde vurgulanan olgu, hem genel olarak toplumsal ahlâkı, hem basın ahlâkını, hem de genel olarak etik meselesini doğrudan ilgilendirir ve deneyimli bir siyasetçinin Büyükşehir Belediye Başkanı kimliğiyle kayda geçirme gereği duyduğu bir sorundur.

Başkan bu sorunu yaşamış, sürekliliğini saptamış ve konuşulması zorunlu bir sorun olarak işaretlemiştir.

Herkes, ilgili-ilgisiz hepimiz bu uyarıya değer verip, üzerinde çalışmalıyız; değilse kamu hayatı için çok değerli, anlamlı ve saygın bir kurum olan basının Mersin kentindeki hiç de iç açıcı olmayan manzarası böyle sürüp gider.

Bu bağlamda, yeniden Belediye-Basın ilişkisine dönelim: 

Hizmete başladığında bu yana Büyükşehir Belediye Başkanı, kamu bütçesini koruma, çalışmadan maaş alma yanında, özellikle bu konuda kimseye taviz vermediğini ve geri adım atmadığını sözleriyle de, icraatıyla da göstermiştir.

Bizzat basının da bu konuda kendilerini desteklemesi gerekir.

Öyle ki, bu destek meslekî saygınlığın gereği olduğu kadar, şimdilerde aynı menfaat arayışıyla İlçe Belediyelerinde şansını deneyenlere karşı da ilçe belediyelerimiz için koruyucu bir kalkan oluşturur.  

HARUN ARSLAN.....19 Ocak 2020

YORUM EKLE