AKAN ZAMAN DEĞİL ÖMRÜMÜZ...

  Günler su gibi akıp gidiyor. Geçmişe kederlenmekten, geleceğe kaygılanmaktan ipin ucunu kaçırıyoruz aslında... 
 Kaçırdığımız 'zaman' biliriz. Ama yanlış biliriz. Kaçırdığımız zaman değil 'ömrümüz' dür. 
 Maddeye teslim olmuş gidiyoruz. Geçici hevesler tek amacımız haline geliyor zamanla. 
Başkasında olup bizde olmayan herşey... 
Büyük bir ev, son model arabalar, hiç aklımızda yokken sırf birilerinde gördük diye tek amacımız haline geliyor. 
Tüm bunlar bizi tatmin ediyor görünse de aslında geçici, küçük mutluluklar bunlar. 
Ne mutluluk ama... 
Bizi kandıran,  günümüzü, şu ânımızı çalan sahte mutluluklar. Bir ömür çalış, didin, çabala nakde çevir. Ne için? Mutlu, huzurlu bir hayat sürmek için. Hayatı mutlu gecirmek için sevdiklerimle zaman geçirmem gereken yerde nakit için başkalarıyla vakit geçiriyorum. 
Ne hayat ama....
Koca hayatı heba ediyoruz be...
Ailemle, eşim, dostumla kısıtlı zaman geçiriyim, kendimi ihmal ediyim. Ne için? Yaşlandığımda rahat edebilmek için. 
Ya geçen yıllarımız. 
O ne olacak? 
Tüm aile ile zaman geçirmek varken, sevgili ile dünyayı gezip, yedi kıtayı keşfetmek varken, müziğin, manzaranın tadına varmak varken... 
Neden hayatın bu geçici heveslerine kapılıp heba ediyoruz koca ömrü bilmem...
Amannn bırak polyanacılık oynamayı dediğinizi duyar gibiyim.
Haklısınız da.
Yaşamak için yemelisin. 
Yemek için çalışmalısın. 
Çalışmak için de sevdiklerini, güzel olan her şeyi bir kenara bırakmalısın. 
Süre gelen düzen bu tabi. 
Bana mı kalmış, bu düzeni değiştirmek. 
Gönül isterki, tüm bu düzeni yerle bir etmek.
Amaaa... 
Sil baştan hayatlar kurulsa,
Sevgi dolu, Aşk dolu yaşamlar dolsa taşsa bu dünya,
Savaşın, kavganın, kötülüğün ve  nefretin olmadığı bir dünya ne de güzel olurdu. 
Ah Ahhhhhhh...
Gönül işte, ulaşamadığı herşeyi istiyor. 
Sevgi ile kalın.
YORUM EKLE