2014 seçimlerine doğru CHP İl Kongresi

Mersin bir hafta arayla kendi özelinde çok önemli iki kongreye tanık olmakta.
Bu satırlar yazılırken CHP il kongresi sonuçlandı, AK Parti’ de hafta sonu Başbakan Erdoğan’ın katılımıyla benzer süreci tamamlayacak.
İki kongre sonunda iki parti sadece yeni il yönetimlerini oluşturmakla kalmayacak, 2014 yerel seçimlerine de hazırlayacak kadrolar belirlenmiş olacak.
Önce CHP’ den başlayalım.
Ana muhalefet partisinde kendi adıma söyleyeyim. Aylar öncesinden Faruk Akar’ ın seçileceğinden emindim.
Kendimce bir takım gerekçelerim de var elbette.
Birincisi Akar daha önce zaten kazandığı bir il Başkanlığı koltuğunu kimi ayak oyunlarıyla kaybetmiş ve başta parti tabanı olmak üzere kamuoyunun mağdur olarak gördüğü bir isim.
İkinci ve asıl önemli neden ise uğradığı haksızlığa karşı küsmek, kenara çekilmek bir yana, inatla kaldığı yerden çalışmaya devam etmesi.
Kamuoyuna pek yansımayan bir başka faktör ise, Macit Özcan’ ın il başkanlık seçimlerine giden süreçte takındığı hayli etkili tavırdı bana göre.
Özcan merkezdeki Akdeniz, Toroslar, Yenişehir ve Mezitli başta olmak üzere tüm ilçe seçimlerine ağırlığını koydu. Kimisinde başarılı oldu, Yenişehir ve Akdeniz ilçe başkanlarının son dakika tavır değişikliği nedeniyle sürprizler yaşadı ama işin genelinde bu ağırlığını hissettirdi. İşte o gücüyle Özcan başta farklı arayışlara girse de son hafta Faruk Akar’ ın yanında yer aldı.
Aslında siyasi akıl olarak doğru hareket etti Özcan. Kazanması kesin olmayan başka adaylarla Akar ve ekibini karşısına alacağına, ipi göğüslemeye en yakın ismi destekleyerek, kendisi için çok daha önemli 2014 yerel seçimlerinde yok yere karşı cephe yaratmaktan uzaklaştı.
Özcan’ın 2014 hedefi kendi açısından yaşamsal öneme sahip. Çünkü CHP, Belediye Başkanlarını ön seçimle ve partililerin oylarıyla belirleyeceğini açıklamış durumda. Bunu kestirmesi zor olmayan Özcan gelecek yerel seçim adaylığının artık Genel Merkezdeki kimi isimlerden değil, yereldeki teşkilatlardan geçtiğini görmüş olmalı ki, siyasi akıl bunu gerektiriyor. 
Özcan’ da o siyasi akılın gereğini yerine getirmiş durumda.
Aslında Akar’ da Özcan’ın desteğini almak için aylar öncesinden gerekli mesajları vermiş, deyim yerindeyse gülü uzatmıştı.
Akar’ın “yerelde çok iyi çalışmalar, hizmetler yapıldı, yapılıyor ama il yönetimi ve teşkilatlar bunları anlatmakta yetersiz kaldı, ben bunu yapacağım” mealindeki sözleri doğrudan Özcan’ ı kucaklamaya çalışan, rahatlatıcı açıklamalardı.
Sanırım Özcan’ ın desteğinde bu da etkili oldu.
Akar’ın seçilmiş olması elbette Mersin CHP açısından yeni bir dönemin habercisi.
Ancak bu yeni dönemin hangi yöne evrileceği, daha da önemlisi Kılıçdaroğlu’ nun son günlerde Kürt sorununa yönelik yeni açılımla şekillenmeye başlayacak “Yeni CHP” arayışına ne ölçüde katkıda bulunacağını kestirmek için henüz erken.
Akar’ ın bu konuda uyum sıkıntısı çekeceğini sanmıyorum. Ama oluşturduğu yönetim ve bu yönetimle birlikte nasıl bir çalışma yöntemi uygulayacağını görmek için biraz zaman gerekiyor.
2014 yerel seçimlerinde sınırları büyüyecek ve il genelindeki tüm oylarla belirlenecek Büyükşehir Belediye Başkanlığını kimin kazanacağı CHP’ nin Kürt sorununa bakışını değiştiren yeni söylemle de doğrudan ilintili…
Yüz bin civarında oya sahip BDP seçmeni en az 350 bin oy gerektirecek kazanılması imkansız Mersin Büyükşehir seçimlerinde nasıl bir tavır belirler, kendi adayına mı yönelir, ipi göğüsleme potansiyeli yüksek başka bir parti adayını mı destekler?
Türkiye gibi siyaset için 24 saatin gerçekten çok şeye gebe olduğu bir ülkede şimdiden yanıtları hayli zor sorular bunlar.
Sadece üzerinde düşünülmesinde yarar var diye kafa karıştırsa da kimi olasılıklara ışık tutsun diye sıraladım…
Önümüzdeki günlerde epeyi tartışacağımız yeni bir dönem geliyor.
O dönemle ilgili Mersin açısından AK Parti il kongresi ve il başkanlığı, yönetimi ile ilgili de söyleyeceklerimi var elbette.
Bir sonraki yazıda devam ederiz…
YORUM EKLE