Filipinler’deki 53 Yıllık Komünist İsyan

Filipinler Komünist Partisice yönetilen ve onun silahlı kanadı olan Yeni Halk Ordusu, partinin kuruluşundan 3 ay sonra, 1969’da kuruldu. Filipinler Komünist Partisinin 1968 yılındaki kuruluş günü olan 26 aralıkta aynı zamanda Mao Zedong’un doğum günüdür ve o çevrede Maoist Noel’i diye bahsedilir. 3 ay sonra 29 martta da silahlı kanadı Yeni Halk Ordusu kurulmuştur. O zamandan bu yana, Filipinler’in başına geçen her başkan isyancıları ezme sözü verirken Komünistler 53 yılı aşan mücadele boyunca bütün bu sözleri boşa çıkardığı gibi proleterya devriminin umutlarının tükenmesine de asla izin vermemiştir. Son aylardaki Barış görüşmeleri süresince devletle arasında geçici ateşkesler gerçekleşmiş olsa da askeri çarpışmalar devam etmekte ve görünen o ki bitecek gibide durmuyor. 2013 yılında, Yeni Halk Ordusu’nun Filipinler’deki 81 vilayetten 71’inde faal olduğu açıklaması yapılmıştı. Yeni Halk Ordusu sözcüsü Ka Oris’in söylediğine göre Yeni Halk Ordusu’nun asker sayısı her yıl binlerle artmakta ki bu özellikle de ülkenin güneyinde yer alan ve direnişin kalesi konumundaki Mindanao’da açıkça görülebilmekte. Bu arada Ka, Filipince’de yoldaş anlamına gelir.

Peki Filipinler Komünist Partisi ve askeri yapılanması olan Yeni Halk Ordusunun bu kadar uzun sürebilen direnişinin sırları nelerdir? İşte bunun 6 sebepi

1-) Feodal düzen

Filipinler'de adeta orta çağ yaşanmaktadır. Ülkenin kırsal kesiminde feodalizm hakimdir. Dağlık bir coğrafi yapısı(Filipinlerin coğrafi yapısı Japonya gibidir) olan 100 milyonu aşkın nüfuslu Filipinler’de zaten topu topu 13000 hektar tarım arazisi olmasına karşın çiftçilerin  %70’inin kendi toprağı yoktur. Toprak ağalığı, en çıplak ve geri haliyle, feodalizmin merkezinde bulunmaktadır. Yılda sadece bir kere hasat toplayan, geçimini çoğunlukla tatlı patatesten kıt kanaat elde eden birçok çiftçi vardır. Bu çiftçilerin üretim araç ve yöntemleri İspanyol hakimiyeti döneminden kalmadır ve ürettikleriyle karınlarını zar zor doyurabilmektedir. Çiftçi sınıf, toprak ağalarına yüklü miktarda pirinç ve sebze verirken karşılığında adeta sadakayla yetinme durumundadır. Toprak tekelleri, topraksızlık ve muhtaç bir köylülüğün varlığı silahlı mücadele koşullarının temellerini yaratmaktadır. Böyle bir ortamda toprak ağalarının altında ezilen proleter halkın, çözümü proleter devrimin getireceği toprak reformunda görmesi ve bunun için komünistleri desteklemesi kaçınılmazdır. Zaten 53 yıldır bitmek bilmeyen isyana güç veren en önemli etkende budur.

2-) Gelir Adaletsizliği

Filipinler’de toplumsal eşitsizlik ürkütücü bir şekilde artmaktadır. 2015’te Dünya Bankası’nın açıkladığı verilere göre Filipinler Güneydoğu Asya ülkeleri arasında en büyük işsizlik oranına sahip ülkedir ve aynı zamanda bölgenin en yüksek doğurganlık oranına sahip ülkedir. Son yüz yılda Filipinler nüfusu doğumlar yüzünden yaşanan göç ve savaşlara rağmen 10 kat artmıştır. 2009’daki küresel ekonomik krizle 2015 yılı arasındaki 6 yılda, Filipinler’in en zengin 40 ailesinin net geliri toplam Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’nın %14’ünden %24’üne ulaşırken, 2016 yılındaki sayımlara göre Filipinler’deki en zengin 25 kişinin toplam geliri 76 milyon Filipinli’nin toplam gelirine eşittir. Bu eşitsizlik etkeni Devrim şuuru dışında yüksek suç oranlarına da sebep olmaktadır. Ayrıca Filipinler’in 15 milyona yaklaşan bir diasporası(yurtdışı nüfus) mevcuttur, çünkü işsizlik girdabı gençleri umutsuzluğa sürüklüyor ve çareyi başka topraklarda aramalarına yol açıyor. 100 milyonu aşkın nüfusu olan ve Japonya ile aynı coğrafi özellikleri barındıran bu ülkeden, bu diasporanın gitmediğini düşünseydik nüfusu en az %15 daha fazla olurdu. Böyle bir eşitsizlik ortamının ve onun yarattığı diğer sıkıntıların ortasında kalan gençlerin, devrim mücadelesine katılması elbette şaşılacak durum değil.

3-) Devrimci Gelenek

Filipinler tarihi sürekli bir çatışmadan ibarettir. Sömürgecilikten önce feodal beylerin azıcık olan tarım arazisi için mücadelesi görülen bu topraklarda, Macellan’ın 1521’de Filipinler’e vardığından bu yanada Filipinliler yabancı işgallerine ve yerli feodallere karşı direnmekte. 300 küsür yıl süren İspanyol hakimiyeti boyunca 200 kadar ulusal isyan gerçekleşmiştir. 1898'deki İspanyol-Amerikan savaşı sonucu Filipinler’in, savaştan yenik çıkmış İspanya tarafından ABD’ye devredilmesi ve Filipinoların bu anlaşmaya karşı çıkıp ABD’ye karşı başlattıkları başarısız bağımsızlık mücadelesi 1899-1913 yılları arasında 1.5 milyon Filipino’nun ölümüne neden olmuştur ve o dönemki nüfusun 5 veya 6 da biri etmektedir ve bu toprakların yaşadığı en büyük trajedidir. Bu trajedi Filipinler’de ABD soykırımı olarak anılır ve bu yüzden ABD boyunduruğu altındaki hükumetlerine de hep tepkili yaklaşırlar. İkinci Dünya Savaşı sırasında meydana gelen Japon işgaline karşı gösterilen direnişse yabancı işgaline karşı son ulusal direniş olmuştur ve özellikle Başkent Manila’da yaşanan çatışmalar efsanedir. İkinci Dünya Savaşının Stalingrad Muharebesinden sonra en büyük şehir savaşı Manila muharebesidir. (Not: Stalingrad muharebesi sadece ikinci dünya savaşının değil tarihin en büyük şehir savaşıdır) Yeni Halk Ordusu kurulunca bu toprakların tarihi boyunca göstermiş olduğu direniş ruhu bu sefer kendisini maoizmde gösterecektir.

 4-) Kızıl Bölgeler

Filipinler’in hemen hemen her diyarında kızıl bölgeler diye adlandırılan kurtarılmış bölgeler mevcuttur. Bu bölgeler proleter halk için adeta çölün ortasındaki bir vaha gibidir. Kızıl bölgelerde Komünistlerin kendi sürekli ordusu, yasaları, memurları ve toplumsal platformları vardır. Feodalizmin adaletsizliklerine maruz kalan insanların başvurabileceği herhangi bir idari yapının olmaması, Komünistleri düşük maliyetli hizmet ve toplumsal sistemleri oluşturmaya ve uygulamaya yöneltmiştir. Bu bölgelerdeki çoğu çiftçi kendilerini Manila’daki Başkanlık Sarayı’ndan ziyade Halk Hükümeti’nin bir parçası olarak tanımlamaktadır. Çünkü bu bölgelerde yasaları halk komiteleri yapar. Halk Hükümeti tarafından yönetilen bölgelerde günlük sorunların çözümüne ilişkin toplumsal yapılar da kurulmuştur. Üretimin ve güvenliğin arttırılmasının yanında daha iyi sulama yöntemleri geliştirmeye yönelik çalışmalar da yürütülmektedir. Eğitim, okuryazarlık, sağlık ve evlilik meseleleri de Yeni Halk Ordusu’nun üzerine çalıştığı programlardır. Vatikan’ın dışında boşanmanın yasak olduğu tek ülke olan Filipinler’de devrimci hareketin hem boşanma hemde LGBT haklarını içeren kendi ilkeleri de mevcuttur. Filipinler gibi gericiliğin, feodalitenin, gelir adaletsizliğinin ve suç kaynaklı güvensizliğin içinde yaşayıp kızıl bölgelerin sunduklarını görenler bu kızıl bölgelere yoğun bir şekilde sığınmakta.

5-) Kırsal Toplum Düzeni ve Coğrafi Yapı

Filipinlerin 100 milyonu aşan nüfusunun %70’i kırsal bölgelerde yaşar ve bu yüzden feodal düzenin toprak ağalarının sömürüsüne maruz kalan kesim, yozlaşmış şehir yaşamındaki kapitalist düzenin sömürü düzenindeki kesimden çok daha büyüktür. Bu durum kırsal örgütlenmede Halk ordusu için büyük bir gerilla potansiyeli yarattığı gibi yolunu da Kırsaldan kente doğru devrimi öngören Maoist ideolojiye göre belirlemesini sağlamıştır. Ayrıca kırsal yaşamın yaygınlığının coğrafi koşulların zorluğuyla birleşmesi sayesinde merkezi hükumetlerin kırsalda kontrol sağlamakta zorlandığı ve bu yüzden gerillaların bu boşluğu doldurduğunu görmekteyiz. Bu durum komünal direnişin sürdürülebilirliği açısından önemlidir ve kızıl bölgeler için istikrarın daha uzun süreli olmasını sağlamaktadır.

6-) Katolik Kilisesinin Gölgesi

Filipinler, Vatikan’la beraber boşanmanın yasak olduğu tek ülkedir. Maalesef İspanyollar bu topraklara sadece sömürgecilik pisliğini değil dinini de getirmiştir. Ülkede ve halkın üzerinde Katolik kilisesinin ağırlığını hayatın hemen hemen her alanında hissetmek mümkündür. Öyle ki; merkezi hükümetin her doğurganlığı düşürmeye yönelik teşvik ve tavsiyelerine Katolik kilisesi şiddetle karşı çıkar. Halbuki bu dağlık, tarım arazisi kısıtlı, gençleri sürekli göç eden ülkedeki yoksulluğun en büyük kaynağı yüksek doğurganlıktır. Filipinler’in halen Ortaçağda yaşadığını düşündüren feodalite dışındaki diğer sebepte işte bu gericiliktir. Filipinoların Katolik Kilisesinin gölgesinden çıkıp aydınlığı görebilmesi, feodaliteden sonraki en acil toplumsal meseledir.

Sonuç olarak bu 6 neden Filipinler'deki maoist isyanın 53 yılı aşkın süredir devam edebilmesini sağlayan etkenlerdir ve bu faktörlerde herhangi bir düzelme görülmediği için insanlar nezdinde uzun süre daha isyana potansiyel oluşturma riski devam edecek gibi görünmekte.

YORUM EKLE